DAĞ DEVİREN
Bir ayyaşın
yakasına çaktığı ucuz bir madalyondadır artık yüzümün çizgileri Ve kimse bilmez üstelik O şarap şişesi bir ömürdür Koynunda gezdirdiği… Her aşkta. Yani her yeni aşklaşmada, Atışlarını bu ara duymaya alışık olmadığımız Kırık dökük kalbimizi Şaraba basıyoruz. Pelin Onay kadar olmasa da Senle ben, Yani biz, Kalbe kara çalıyoruz. Dikiş tutmayan yaralarımızı yakıyor ekşiliğin Ve sen öyle güzel bakıyorsun ki Figen, Anlatmaya korkuyorum… Sus! Yoksa bu şehir üstüme yıkılır… Figen bir çığlık, Figen uçurum, Figen dağ deviren… Yağmalanmış kadın vücutları değil hayallerimizin süsü. Bizim düşlediğimiz öyle basit, Öyle ucuz bir duvak örtüsü. İzi kalmasın diye sevişmelerimizin, Islak havlu koyarak dövdük doğmayacak çocuklarımızı. İşte bu yüzdendir ki Söylediğimiz bir garip yalnızlık türküsü. Zaten ritmini bir türlü tutturamadığımız Soluksuz bir türküydü aşk, Yanlış zamanda, yanlış cümleler döküldü dilimizden. Bir bedeviyim sözgelimi, Sana hicret ederken Gördüğüm serap kandırıyor beni. Sen sandığım tenlerde, Susuz kalıyorum. Figen aşk, Figen sevda, Figen bir figan gün dönümlerinde atılan… Kumdan kalelerimi dalgaların yıktığından beri Devrik cümleleri kulaçlıyorum. Kaç yalana sevda bulaşmışsa Yüz ölçümünü arşınlıyorum. Hep koşuyorum yalın ayak. Ne vakit biri aşk dese, Sen geldin sanıyorum. Sus Figen! Anlatmaya korkuyorum… CİHAT KIRDAR Bursa |
Saygılar sunarım