AŞK MASALIönce gürültüsü düşer genize boğumunu aşamaz boğazın hıçkırığı havadaki soğukluk vurur yüzüne gözlerinde dağılımını hissettirir titriyorsundur üşümüş... soğuktur düşemez yapışır irislerine tuz oysa bilirsin sıcaklık farkından olur sis... bak donmuşsun... sesin yüzün düşmüş kırılmış kendine bile yabancısın şimdi bendine yenilmiş gülüşün meczup ayna akisleri kalmış bak geriye sanki havarisi vurulmuş keşişin... hasretinden vurulmuşsan bir kocakarı ilacı kadar etkisizdir kırılmış küpe düşen nasihat kadar imsiz dağlardaki erimeyen kar inadıdır üç vakte kadar ve üç harf teslis’in ki adına a ş k deriz! yüreğe düşmüşse tümör mavisi olmayan gökküşağıdır teselli denizi öpmeyen güneştir şimdi sanıldığından çok yer tutar halbuki yakar... ama göremezsin yanık izi de bırakmaz, parmak izi de! terbiye edilmemiş antikordur gözlerinden girer içine solundan öldürür! şuh bir kadına benzer kitaplarda masallarda güzelce dinlersin ama bilmeli ki; raylarını ezmeyen, korkutmayan tren, g i t m i y o r d u r ! her giden şey, gözden ıradıkça ufalır, kaybolur da ama bunun gideni, adamın içine oturur... işte aşk’a düşmemişse adam masal sanıyordur... ToprağınSesi |
Şiirin giriş kısmı,ya da diğer bir ifadeyle ilk dizeler düz durmuş.Ben bunu Serhat Akdeniz'in kalemini bildiğimden(belki de bildiğimi zannediyorum),bunu söylüyorum.Özlü sözlerin bir araya getirilişi gibi olmuş; ama daha sonraki pasajlarda bunu göremedim.Ve dolayısıyla şiirde bir kopukluk söz konusu.Bağlantısı şiirin, perdenin arkasında da olabilir,ancak önüne bakarak okuduğumdan görmemiş de olabilirim.Bu da benim sorunumdur sanırım.
Yine şair,bir yerlere taş atmış.Ben de o taştan nasibimi aldım.
Saygılar...