YOKLUĞUNUN MATEMİNE BULAŞMIŞ HECELERİM
Giyotin tadında giyindiğim bu sevdaya,
Ancak hüzün yakışır. Ve daha ellerinin kokusu genzimdeyken, Azrail sensizliğin kıyametinde gırtlağıma yapışır. Sonbaharların isimsiz kanayan demlerindeyim. Kim bilir, kaç kızıl şafağa sakladım gözlerini? Kim bilir, kaç secdemde gözyaşlarımla açtım avuçlarımı? Sen diye ettiğim yangınlı dualarımda, Kaç firari soluğumu yolladım başucuna uzaklarımdan? Her gelişim düğün tadındayken, Her dönüşümün ölüm tadında olacağını bile bile Sabır taşları çatlattım yüreğimde. Çünkü;sadece sevdim çok sevdim. Biriktirdiğim yağmurlar sen kokuyor diye; Süründüğüm yangınları söndür(e)medim. Sen küfürler savururken rüzgârlarla, Ben alnından öptüm o deli kasırgaların. Ayrılık türkülerini ıslık sesinde dinledim. Mavzerini göğsüme dayamışken hasret, Dudaklarımda yokluğunun matemine bulaşmış hecelerim. Kuşatma altındayken bedenim, Hüzün kuşlarıma ezberlettiğim adını. Avaz avaz meleklere haykırdım. Susuşun mahşere gebe gecelerimde, Hazan soluklu sabahlarda inti/hârdır. Merdiven basamaklarında oturup, Hayaline dalarken bir kelebeğin, Ilık bir esintiyle akarım. Bir dehlizin yangın yeri içine. Bir serçe titrer parmak uçlarımda Üşümüş... Isıtırım nefesimin ılıklığıyla, Yankılanır bahar kokan iniltileri. İz düşer... Basamaklar şahittir deli divane çırpınışlarına. Kanatlanır... Uçsuz bucaksız gökyüzüne gözlerini aralayarak, Her dara düştüğümde t/uzaklarımda, O serçe çırpınır durur yüreğimde. NECAT USLU |
selamlar merhaba...........