Geleceği Aramakyollar çamurlu aralıklı ağaçlar okşuyor seviyor saçlarımızı üşüyen ellerimizi burnumuzu “kırmızı ayakkabılarınla şubat’a meydan okurdun… düşler gerçek olduğu zaman üşümem” derdin ah şu zaman yok mu: “benimse yepyeni bir kalemim var bir ucu kırmızı bir ucu mavi tüm geceyi onunla geçirdim defterime senin adını yazacağım onunla kimbilir kaç defa…” seni hiç unutmam…sokaklarımızın sessizliğiyle birlikte uğunduğumuzu perdeleri örtük sarı ışıklı evlerin ardında geleceğimizi aradığımızı ne ilgisi varsa: deva bulunmaz ikincisizliğe sonsuz seçenekte ölüm bile kısırlaşır yeteneksizleşir Azrail bir ve iki’nin arasındaki diyalektik ilişkiyi zorlar aşk nedense işte o an mı yoksa yoksa mı diyelim: pencerenin perdesi yok çocuklar düşürmüştür dışarıda baharın inatlaşması eylül’le ağaçlar soyunmamaya kararlılar gene bütün kapılar kapalı da olsa yüzüme sensizliğin ayaklarımı düşüncelerin peşinden sürümesi var ya ağlasam da ağlamasam da kar yağacak yağsa da yağmasa da sen yoksun… sevgilim düş ülkem çocukluk aşkım büyümedim hiç… ve mutluyum artık Kağan İşçen |