ZAMANI ÖĞÜTMEK AŞK İLE
/ kehribar taşlı, sonsuz sayılı zikir tespihi gibi, çektikçe zamanı,
rüyalardan uyandırma saatini çalma sakın, ne kendine ne de bana en hatırlanmayacak rüyalar bile, bırak saklı kalsın yastığın altında bak, gördüğün şu uzak gezegenin mesela, giriş kapısının üstünde bugün yazılı ya ismimizin baş harfleri, bildiğimiz bütün alfabelerde . . .biri yarın kıyamet kopacak dese, koparsa kopsun kıyamet, bize ne. ibadetinin geri dönüşü olur, dudağında parlayan bereket damlaları/ yağan hiçbir yağmur ve esen rüzgarda bırakma, ne kendini ne beni ıslanacaksak sen ıslat ve dağıt saçımızı, ayırmadan ellerimden elini bak, nasıl kucaklıyoruz bütün denizleri, dalgalar ve yakamozlarıyla nasıl sarhoş oluyoruz, denizde durduğu gibi durmaz, iyot kokusuyla . . .ben hiç böyle masmavi sevişmedim inan bana, rüyalarımda bile olsa. /sahipsiz bulutlardan yapılırsa, üstünde kainatlar yaratacak yer yatağı, güneşi üstüne doğur ve yıldızları da, hem kendinin ve hem de benim zinciri olsun ışıksızlıklar, bin yıllık hasretimizin ve bütün hasretlerin bak, bir çocuk ufukların ötesinde, boyuyor gökyüzünü parmaklarıyla ne kadar da bize benziyor fark ettin mi, rüzgarda savrulan saçlarıyla . . .yağmurun seli akar gider, gökkuşağı gelir sonra, şimdi yanımdasın ya. zaman öğütür kendini, kendi değirmeninde, şimdi sevişmek zamanı/ Cevat Çeştepe |