Mürekkep Medeniyeti
1.
Afif akıncılarla gürlemişti surların bağrı Gözler bir revak gölgesi çevrilmiş Stanbul’a Mercan manivelasında sancı üstüne sancı Çekenler bilir bu yükü bir de yürüyenler Yürüdüler nirengi bulutlara zirve saykalında Boyandılar fetih muştusuna bir seher gerdanlığında Marmara’mdaki figan sütliman oldu.. 2. Yılgın bekleyişlerde hep ufuk arandı deryada Derya ki kuşatılmış tuvallerde resimsiz talih Derya ki, bayrak gurbet kirpiklerini yudumlamada Hoyrat yolculuklarda bilinmemiş bir diyar Som vicdan yelkovan sabrını takınırken Sabahın serin minderleri ayrı bir terennümde Yakıcı terânelerde paslı pranga hamlesi Ucu belli olan yolda yürünmeyen kanatlar Hep deryada takıldı kaldı ceste ceste.. 3. Gergisini kuşanmış mehter sultanı Belirince altın toprağımda, bir çağlayan Bir çağlayanı betimledi hızır ruhuyla Dirilen ve dirilten toprağında yaşam bir devlet Kâinat raksında eşsiz bir nakarat Ferda şahlanışın rayihası budur özlemde Hüzme olmuş gıda mevsimine Mürde takvim sıvazlanıyor ebedi bûsesiyle 4. Bir tarih ki ihtişam elbiseleri eskimez Kekre düşünceler peyda olmazdan evvel Balçık bakışlardaki ilham da gecekondu Ruhumun peyzajı surlarda,taşınır surlarda İnanç butlan yaşamaz bu soluğa paralel Yelkenlimiz yeis dehlizine girmezken.. Basılmasın tekfur eşiğine,basılsın sikkemiz Zamanın zebercet zülfünde neler saklı? Süpürülmüş endâze düşmanlığı bir mihenk Yudum yudum ilerlendi himmete denk.. 5. Genç salnâme açılmayı beklerken çıkrığında, Bir halaskârdı avucundaki dua Müstakbelin gergefi işlenirken aydın zeminde Sonsuzluğun retinası fişek çakmada.. Beklenen ümidin şavkı dört yönde Medeni gözler küşat etti tâcımızı Bu şehir ki,cennet haziresi… Gürsel ÇOPUR |
bir kaç dil eksikliklerine rağmen
kurgusu ve akışı çok iyi
bugün okuduğum en* iyi şiirdi.