Hep Ağlayacak Mı Bu Dünya?Busesi ihtiyarlıktan bir nağme çalan küre, Uğrayanı kalan en son misafir mezarda Mezarı da sinesinde barındıran toprak örtüsü Örtüde hissiyat varsa da yerin altında Kalpler altta belki açılan dualarda iken Üstte ise toprağa yük olmuş sallanan bir diken Bakışlarda kement var kirpikler tabut Açılıp kapanmada toprak cıvıl cıvıl Sesleri yakalarken sonsuzluk kanadında Dünyanın kulağı tıkanmış kör hissiyat bodrumunda Haykırışı andırır toprak altı mendil sahipleri İnleyen vicdan mıdır yoksa onu tutamayan mı? Eller boş, kucaklarda nasipsizlik tomurcukları Mümbit iklimde serkeş terazi, sıratı delerken Dudaklarda zıpkın nefesler, boğan dalgalar Kürekle atılan toprakta bin tohum var Yerin altı hayrın destanını kovalarken Yakalanmayan koridorda sıralanmış biçare askerler Nefsin silahı kıvılcım çakmada dört elle Islanan toprağa hediye edilen bir iskelet mi? Kanı avuçlayan dünyada gözyaşı kurur mu? Toprak hep çamur, derdini anlatır rutubetli odalara Dünya oda değiştirir sonsuz kemer bağlamında Bir iptir insan belki bir düğüm İçinden çıkartamadığı halatın boğumunda Derdi erimeyen aysberg arazilerinde Parsellenmiş dört köşeli bir makber; Boğazından sıktığı mermerin tırnaklarında İçine batan kuyunun süsünden habersiz. ………. Busesi ihtiyarlıktan bir nağme çalan küre, Uğrayanı kalan en son misafir mezarda… Gürsel ÇOPUR |