Katil balinalar dolaşıyor İstanbul sokaklarındaKötüye yorumlanmış düşleri ayıklıyoruz çakıl taşlarından Kim dayanır Kerbela’da öldürülmüş canlara Bayram gelmiş doya, doya ceplerimden girmezken içeri, İşportaya düşmüş tebessümler oturduğumuz semtlerde Kendi Leylalarımızı esmerleştirirken çürümüş soğan kabuklarında Hücrenin tenhalarında kaybolan sessiz, nefessiz, yelkensiz tüm Gemilerde ben varım, tüm gemilerde çay molası, artı sigara Zulamda kardelen, oltada umut, geçiyoruz duvarların içinden Duvarlar bir tümör, duvarlar bir kanser, duvarlar bir katil. Düşünsene katil balinalar dolaşıyor İstanbul sokaklarında, Tuttuğunu içeri atıyor, kopmuş, kafa, kol, bacak, sanki bir sakatat pazarı, İlk yardım yok, son yardım yok, cenaze levazımatçılarında sevinç, Bezirgânlar kazançlı. Şimdi cellâtlıktan emekli yaşlı bir bunağın düşlerine ölü resimleri çiziyor Okula giderken silgisini evde bırakmış küçük bir kız, dokunup fırçasının ucunu, Kelepçeli sabahlara, urganlara, hapishanelere, Ve birazda güneşe küskünlük sürüyor gri renklerden, Mercek altına alınmış korkularla. Firavun düşmedi damdan, düştü soframıza temcit pilavından Dua bekleyen ölüler çoğaldı mezarlarında Ahir zaman mavi sözcük avından Sesimin aksesuarına metal sesli kuşlar yuva yaparken Öfkenin kamalarıyla sokağa çıkmayı yasakladım evcilleşmiş bedenime Saldım gitti tımarhaneye Firari aklım neredeysen uç morglu sabahların ayazlarına Gök çuvalından çıkarıp tütün renkli akşamlara ayı, sılanın sivri dişlerinde Köpüren zamanı üfledik, aşkı bilen adamların ciğerlerine, Yandık yunus gibi, tapulandık Taptuk emre kapısında sırlara ayan olduk Irgat adımlarla gezdik dağları hüzünlerden köprü yaptık vuslata, Kudüs karanlıkta açan bir gül gibi taşar öfke ırmağından yüreğimize, Ey uçurum yamaçlarını dikmeye geliyoruz giyip sırtımıza Kerbela gömleğini. Bir yanımız Hasan, bir yanımız Hüseyin, önümüzde Allah’ın Aslanı, onun önünde Kutlu Miraç atına binmiş Sultan-ül Enbiya Hz. Muhammed(sav) Lütfi Kireçci ________________________________________ |
kutlarım, emek verilmiş çalışmayı,