tutuşmahar çöker içe derin nefes besler ateşleri ölüme giden atlar rahvandır sanki bir melek yüklenmiş de incitmemek çekincesi oysa kanatların var senin ey melek siyah kokulu / yaldız tozu / ve demirden nasıl da soğuksun nasıl da ürkmüyorsun ölümden yorma kanatlarını beni rahvan sür uçarken tutuşan masalsı kuşlar dediler ki aşk tutuşmadır usulca gidelim rüzgar gürleşiyor ciğerlerim közlü demir ocağı bak / ayın gölgesi serin ellerinde açık seçik ihanet lekesi var beni çok yüksekten suya bırak ölüm aşktan olmasın acımasın tanrıkırk ölümden ölüm beğen de ki söyleyeyim beni çok yüksekten suya bırak kırk buluttan geçelim ardını görmek güzel hangi buluttan düşeceksek onda iz bırakalım bir yağmura benzemek ince tedirgin bir yağmura papatyaları yıkanan kırlara beni rahvan sür şarap içen eşkiyalar ıslansın / ölümlensin gece yağmurlarında ürkek ve sürüngen yarasa akşamlarında turuncu sürsün gökyüzü bir kirpik boyu insin güneş denize girsin soğuyarak kuş çığlığı / mezar uykusu / verem otu çiçeği alnımda toprak lekesi burnumda nefes yanığı sen yine de beni çok yüksekten suya bırak Cemil KURT |