hazana serili yağmurlar’ huzursuz bulut benim ne zaman yağmur yağsa akşam oluyorum ’ hummalı bir hastalık sayıkladığım şeyler takvim yapraklarından uçup gidenler avlunun içine yavaşça dökülen erik çiçekleri kapıya astığım çanların suskunluğu rüzgarın yüzüme serilişini hissediyorum bir de kalbim küskün mektuplar şimdi pulsuz zarflar yastığımın altındakiler güneş gri bir yansımada hep tenime düşen hüzünlü sonbahar gelip kokluyor saçlarımı ayçiçeklerinin sallanışı başlıyor mavisi soluk kentler bekliyor beni bol yağmurlu kaldırımlar ne çok yıldız kayıyor gökyüzünden gemiler gidiyor sonra benden habersiz açılıyorlar el sallıyorlar rotasız yollara serçeler de yitiyor sislerin içinde arkalarından öylece bakıyor suretim gölgem ağaçların altında katlediyor kendini serili yapraklara düşüyor gözlerim kayboluyorum karanlığın içinde üşüyorum sevgili Aysu |
kendi yüreğimizde kendimiz boğuyoruz sevgiliyi der gibi...