Oluşumher gece sanskritçe konuşup tiber ırmağından dökülüyordu karanlık ben ve justitia’nın bağlanmış gözleri. // koyuyorum kendimi yer altına entropilerden gelen sırtımız kabuk, önümüz bir aynanın ret ettiği köksüz ve kurumaktayız burkina faso’ya akıyoruz kaburgadan gelen bu inlemeler kemiğimde uyu ve fısıltılı konuş. /// bu karaşın yapraklar arasında sırtımızın biçimi yok diye gölgemiz yoktu yoksa uzanıyorduk, kılıçlardan düşüp ipliklerin bağladığı saç dipleri ve zamanı sayıp yılanların bizi sokmasını sağlıyorduk oysa bir gemiye binip gidebilirdik şeytanın yağmurları, ganj nehrine uzanmış yarı çıplak büyücüler gibi biz de çıplağız ve bir kitap ayracıyız, sessizlik yağıyor tanrılar her şeyi bozar. //// belki bir şey okuyacağız ” şiir ” geyikli gece beynimden firar etmiş absürt rüyalar, gemiler ve sinirleri sökülmüş otlar üzerinden yer altı bu mağaraların dilleri var asi, uğuldayan, çürümüşlüğün içinde iç ne zaman kussak bir iniltinin çığlığını duyuyoruz buzlar çözülüyor alnımızda bu uçurumlar karanlıklar ve intiharlar.. |