ıslanan acıların ezber yalnızlığıbugün gözleri ateş püsküren sarılmalara sonları hazırladım yabancı bir gülüşün baharıyla esiyorum teninize... bugün saçlarını uçuran bir kadının şarkısında sadece kendinizi öldüreceksiniz güneş süzülürken yanıma ilk öpücüğünü kondursun ki, şehrin göbeğinde zamanı boğmak çığlıklarla neye yarar ki zaten geçmiş bir uçurumdu yenidenlikler ne tuhaf idama giderken ellerimde uykular suskun birer mavi yol ağzında geceden gözleriniz simsiyah sanırsınız sabaha bıraktığınız kurşunlarda haykırışınız yok kuş sesleri günah taşımayacak kanatılmış çiçeklere o halde çocuk bulutlu özlemlere düşen size veda düşe veda arsızlığın çoğalan son demi yorgunluğuma zikir umutların ruhunu giyinirken yüzüm ne çabuk izlerinizde saatleri dondurdunuz ve yurt edindiniz sallanan boşluğa sessizce içip aydınlığı an’lardan sancılı yağmurları cam’a dayadınız renginize bastığımdan beri başınız dinlendi omuzumda düştüm kıvrılmış parmak uçlarınızdan gitmelere salın soğuk sulara gövdemi ölüme içime bağıran sokaklarla giriyoruz kaç kayboluştan geçerken duvarlar yankı sesime vakit ıslanan acıların ezber yalnızlığı şimşekler gibi çakın işlenen gölgelere ki karanlığa kan çizmek neye yarar ki zaten parçalanmış birer masaldı zaman herşey kınında tek başına herşey vurulan yokuşlarda sahte bir güzellik ırağa bırakıyorum bu talan yükleri şu sıra sinsi nabızlarda kimse değilim ahh... öyle kötüyüm ki dokunamazsınız kimsesizliğime ışıklı kıyılardan dalgalar erken iner kuytulara eskiyen bir rüzgar kalırsınız kalbimde |
eskiyen bir rüzgar kalırsınız kalbimde
Aşk buruşturulup atılırken kenara güzel bir serzenişte. Yüreklerin duyması dileğiyle. Tebrikler