ZAMANIN İSİMSİZ HALİ
neden astın ki yüzünü, beraber karar vermiştik okula gitmemeye
hani demiştin ya bana laf arasında, orayı da keşke görebilsem diye şimdi oradayız işte. . . bu yemyeşil orman önü ve masmavi denizin kimsesiz kıyısında vaktin nasıl geçeceğini, ne sen biliyorsun canımın içi ne de ben iyisi mi alalım elimize birer kağıt ve kalem, vakit kaybetmeden isim-dağ-deniz-şehir-nehir oynayalım, tabi eğer sende istersen. ve güneş batmadan da çoktan dönmüş oluruz eve, merak etme bugün okulu asacağız diye ikimiz karar verdik ya, hadi üzülme bir daha olmaz söz ama sen yarın beni gene, aynı köşede bekle. /ben o gün öğrenmiştim, bütün dağ-deniz-şehir- nehir isimlerinin ilk harfi ile başladığını, senin isminin. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . / . . . . . burayı keşfetmekle çok iyi yaptık, şimdi de bulamayacaklar izimizi kaçıyoruz her gösterinin sonunda, takıp peşimize güvenlik güçlerini ne güzel değil mi. . . oysa biz aydınlığın nöbet yeridir diye, çıkmamıştık ki meydanlara anlatmak içindi, dünlerdeki kanadı açılmayan kaldırım kuşlarının nasıl palazlanmış birer canavarı olduğunu, yaşanan karanlıkların ve gölgesi düşmesin diye üstüne, yarın dalgalanacak olan bayrağın. bak güneş battı bile, başını omzuma daya, uzat ayaklarını denize dinleyelim arkada ki ormandan gelen sesleri, ninni gibi sessizce görelim ayışığı bu gece, hangi renk çiçekler açtıracak üstümüzde. /güneş olmazsa ay, ay saklanırsa bulutlara, gecede bir tek yıldız bile ya da sönmeden son çoban ateşi, titrediğinde. . . . . . . . . . . . . / . . . . . buraya ilk geldiğimiz günü hatırlıyorsun değil mi, hani asmıştık okulu bir gün de sana söylememiştim, polis kurşunu sıyırmıştı sol kolumu gene buradaydık, kim bilir kaç yıl oldu. . . ismi konulmamış bir şey de kalmadı kainatta, biz gene buradayız yeni bir oyun bulup onu oynayalım desem, bilirim geç oldu dersin ama hala meydanlar dolu diye yazıyor, birinci sayfaları gazetelerin bütün duvarlar da ağlıyor resimleri, yeni doğum ve yeni ölümlerin. yani beyinde ve yürekte mücadele, devam ediyor bütün şiddetiyle ama neden sırtım buz kesti birden, dur bırakma, tut elimi ellerinle az kaldı güneş doğacak, ilk ışıklar belirdi tanyerinde, biraz bekle. /biraz bekle, yenilenmiş zamanlarda annem beni yeniden doğuracak sadece benim ismim yoktu kainatta, o da olacak. . . . . . . . . . . . / Cevat Çeştepe |
nasıl da kıskanıyor mevsimler dakikaları
öyle ki akmaya kalksa tavrından uzak ve bir o kadar istemsiz duran nehirler gibi...
ve sen şair hala yorulmadın mı uzun dizelerin sihrinden?
demiyorum elbette, şiirsellik samimi bir sevdaya bunca kucak açmışken...
çok güzeldi üstadım, büyük keyif aldım.
tebrik ve saygımla,