12
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1990
Okunma

Tanıdık gözlerden geçmeyeli
Bilindik seslere kulak tıkayalı
Hayli zaman olmuştu.
Bir karagöz perdesinin gerisinde izlerken kendimi
Bakışlarına astığın rengârenk kelebekler
Usulca yüreğime dokundu …
Harfleri sardığın ipek entariyi giyindim üzerime
İçimde biriken binlerce “Ah” arasından
Doğrulup geçtim kırk kilitli kapılar ardından
Çıktım ruhumu hapseden kafesler içinden
Üzerimden hayli vakit sonra cemreler geçti...
Tomurcuğa durmuş gül dalını
Okşadım gönül gözüyle
Sana döndüm yüzümü
Uzak diyarlardan...
Sılasına hasret turnaların dönüşü gibi,
Günebakan çiçeklerinin şemse yönelişi gibi,
İftar vakti dudağa değen
Besmele tadındaki bir yudum su gibi
Sana geldim...
Artık duyar oldum sesleri
Bir Anadolu türküsündeki hüznü
Neyden üflenen ezginin iç çekişini
Görüyorum kelebekleri kuşları
Kuruyan gül dalında yeşeren çiçekleri
Uyanan nevbaharları
Bir nehrin hayat dağıtan yatağında
Taşkınsız akan su damlalarını...
Vakit;
Huzur aşına ekmek doğrama vakti.
Kucaklarken gönle muştu devirleri
Özlemleri biriktirdiğim binlerce cümleyi
Bir anda haykırmak...
Bir yol bulmak çıkmazlara…
Heybemde azığım bir tutam gün ışığı
Çıktım yalınayak
Bak işte;
Sana geldim…
perihan tunçok kılıç
esmize
5.0
100% (8)