SAKARYA
Gönlümün nadide yeridir O.
Sevgiyi gönül köşeme yatıran, Aşkı kalbime tattırandır O. Hani güneş ufuktan masumca batarya, Gecelere esir düşen caddelerde, Karanlığa güneş gibi doğandır Sakarya. Çark caddesidir, donatımdır. Kalbimi güllerle donatandır. Beni sevdiklerime kavuşturandır. İstanbul’ a giden tirendir Sakarya. Bir alemdir gözlerimde Yüreğimde huzur madeni. Nerdesin, koklamaya doyamadığım papatya? Yüreğime dert oldu sensizlik. Gelemiyorum sana Sakarya. Haziran güneşini özledim senin. Okula giderken, alnımda ki teri silişimi... Ve yol üzerinde ki pastaneyi… “Sonra ödersin” diyen esnafını özledim. Hani o göz alan akşamların vardıya, Doyamadım ışıklı yollarına Sakarya. Keşke yürüsem de yorulsam Hızırtepe’nin yamacında. Çayımı yudumlasam en güzel ocağında. Bir bebek gibi uyusam kucağında. Uzansam, yatak gibi ovalarında Yollarında meçhul bir yolcu olsam. Yorgun olsa ayaklarım, kavrulsam sıcağında. Bir yudum su verir misin Sakarya? Güzelim Sakarya. Hani ırmaklar hırçınca akarya, Önünde dağ taş bırakmazya, Hani oyuncaklarım sularda kaybolurya, Bir deniz akarya gözlerimden, Bir tel koparya saçlarımdan, Bir parça eksilirya gönlümden, İşte öyle sevdim seni Sakarya. Güzelim Sakarya, Bana ihanet etmeyen şehir, Yokluğun yüreğime zehir. Gecelerime zifir. Sende olmadığım zaman bin kahır. Sana gelememek şahsıma hakaret, Bana bir büyük küfür. Kurşun namludan çıkıp ciğerime saplanırya, İşte öyle özledim seni Sakarya. Temmuz akşamlarında kaldırımlarını yıkadım, Terimle, yaşlarımla. Sana tükürene öfkeyle çattım kaşlarımla. Eridi buzlarım, yakıcı sıcağında. Güneşinle ısındı üşüyen parmaklarım. Gelemiyorum, bağlandı elim, koptu ayaklarım. Sanki vuruldum zincire, prangaya. Gömüldü bacaklarım, sensiz gecelerin karanlığına. Hani aniden elektrikler kesilirya. Ben sensiz sönük bir lamba, bitik bir batarya. Bin dokuz yüz foksan dokuzun, On yedinci ağustosunda, Enkazın korkunç uğultusunda, Tam da şehrin ortasında, Derin ama derin bir fay koparya, Yürekler korkudan “hay” deyip atarya, Taşlar yerinden yay gibi oynarya, Yaşlar gözümden çay gibi akarya,, Yarenler imdadıma tay gibi koşarya, Aklım halime “vay” deyip şaşarya, Senden ayrılırken böyle yıkıldım Sakarya. Bir asker korkusuzca ölüme koşarya, “Allah Allah...” diye bağırır, Ve ölüm öfkeyle onu çağırırya, Yiğitler ellerinde silah, Yüreğinde azim ve inanç, Ruhlarında cesaret ve kudretle, Kurşunlara “bağımsızlık” diye sarılıp vatan aşkıyla coşarya, Meydan muharebesinde şehit düşüp, Ölmeden toprağa girerya, Sonra akan kanlar tohum gibi toprağa karışıp, Koskoca bir memleket olura, Doğduğum memleket gibi sevdim seni Sakarya. Nuh BARITCI |
AKICI BİR ANLATIM
54 KERE MAŞALLAH !