Okuduğunuz şiir 10.2.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
GÖZLERİNİN ZEMBEREĞİNDE AŞK
-ne zaman Fırat gibi delirse dilim suyu susamış bir sel olurum yatağımda zılgıt dudaklarımda uçuktur hasret-
bâkir bir vakit işliyor gözlerinin zembereğinde sükuta ermiş bir söz garip’e karşıt bir şiir ve ikinci yeni/şen bir dize gibi ak elleri aşka hamur tutmuş kızların mendireğinde
gönlüm hangi kıyıya sefer eylese naaşımı taşırdı marş çığıran martı sağanakları
günlüğümde nice gündelik satır katır ve deve yükünde onca hatıra dilim söylese de kalemim lal elimde yalnızlığım Türk dilinde yazılırken her dile aynı düşer acılarım zamansız biçimde
şehirleri taşıyor memleket kuşları bir rüzgârın gamzelerinde gönlümün başkentine sırtlarında figan yaraları/ çığlıklar/ tonla yük buğday kırmızısı bir köyde yalnızken çınar ağacı fakir bir mezarın kubbesi olmayı ister de masum kimse duymamıştır cefayı
garp’ın ve şark’ın uğurlu uğultusunda tellerinde aşk soluyan ozan nefesleri akşamları somun ekmek mübareği ezan sesleri ılgıt çiçeklerin doğurduğu tüyü bitmemiş bebek Anadolu’m İzmir’im, Artvin’im, Mardin’im ana kokulu çilenin kara toprağı Anadolu/dur dur yolcu diyen sevdalı dillerin solmaz sunağı
şimdi bir çoban elindeyken türküler salınarak gelir Kaçkar kaval deliğindedir amansız Cudi kar dolusu patikaların susuşunda aşk iniltilerine özenir bir yanım bir yanım Sarıkamış’lar doğurur tek batında
yüzünü gizlesen neye yarar sevgili ben hangi şehirde solusam nefesimi/ sen orasısındır!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GÖZLERİNİN ZEMBEREĞİNDE AŞK şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÖZLERİNİN ZEMBEREĞİNDE AŞK şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
garp’ın ve şark’ın uğurlu uğultusunda tellerinde aşk soluyan ozan nefesleri akşamları somun ekmek mübareği ezan sesleri ılgıt çiçeklerin doğurduğu tüyü bitmemiş bebek Anadolu’m İzmir’im, Artvin’im, Mardin’im ana kokulu çilenin kara toprağı Anadolu/dur dur yolcu diyen sevdalı dillerin solmaz sunağı
şimdi bir çoban elindeyken türküler salınarak gelir Kaçkar kaval deliğindedir amansız Cudi kar dolusu patikaların susuşunda aşk iniltilerine özenir bir yanım bir yanım Sarıkamış’lar doğurur tek batında
yüzünü gizlesen neye yarar sevgili ben hangi şehirde solusam nefesimi/ sen orasısındır!
ÖZEL SEÇKİYİ FAZLASİYLE HAK ETMİŞ HARİKA BİR ŞİİRDİ... KUTLUYORUM NEVZAT BEY... YÜREĞİNİZE SAĞLIK.... SEVGİLERİMLE....
Şiir vardır konuşur şiir vardır ki konuştura konuştura konuşur; her harfi şiir ötesi bir ahenkle bağlanmış ötesine ve ciddi ciddi şiir okuduğumu hissettirdi bana ki düşündürmesi de ayrı bir yara…
“ben hangi şehirde solusam nefesimi/ sen orasısındır!”
Demiş kalem son dizesinde ve bunu alıp da farklı bir gözden dinlersek ayrıca bir gerçek selama durur içimizde.
“yaşatılan şiir olursa, her yerde aynı edeple varlığını ispatlar edebi diliyle.”
Aşk ise ondan yana gelen ızdırap ise, hasret ise , memleket sevdası millet yarası ise – tabi gerçek ise- hep aynıdır kullandığımız alfabe – tüm harfleri tenzihen-..
Kullanılan tüm kelimeler, tüm imgeler tek bir mevsimden ya da memleketten alınmış gibi; hiçbir yerinde sektirmiyor bizi ya da demiyoruz ki “bu kelime garip durmuş” ki muazzam bir seyir keyfi. Her dizesinde hayranlıkla bir sonrakine geçiyorum ve diyorum ki neden ağlıyorum katline konuk olduğum şiir infaz evlerinde ; olacaktır elbet daimi şiir bilip de konuşturacak olan bu âlemde.
Derinliği dediğim gibi fevkalade ve ayrıca bir şey dikkatimi çekti. Böylesi bir derinliğe misafir olmak , şiiri içmek kendimize seçmek genel olağan bir durumdur da burada demirden kalkan ile korunuyor sanırım; bu da bana şiirdeki ciddiyeti ve de önemi hatırlattı. İki kelime yazıp da şiir yazdım demeyin diyor ayrıca da diyor ki, okumayı bildiğinizi düşünüp de tek bakışta bunu okumayı düşünmeyin “şiir öyle muameleye gelmez zira”..
Dersimi aldığımı düşünüyorum …
Sonra içine girmeli …
Öfkeyi izlediğimi söylemeliyim lâkin bağırış çağırışla anlatılan öfke değil; buradaki kendine teslimiyette soluklanıyor. İnzivası gizli bir depremin eşi ve de elde olmayan mecburiliğin resmi tabi böyle söylemek kolay da “bu şiiri ağlatmak zor, yaşları kurumuştandır çünkü, buz tutmuştandır ve de kendine yetmekten alınıyor yol başı,sonu”…
Kıymetli bir sayfada olduğumu ve de bundan ötürü memnuniyetimi ifade etmek istiyorum;
"şimdi bir çoban elindeyken türküler salınarak gelir Kaçkar kaval deliğindedir amansız Cudi kar dolusu patikaların susuşunda aşk iniltilerine özenir bir yanım bir yanım Sarıkamış’lar doğurur tek batında
yüzünü gizlesen neye yarar sevgili ben hangi şehirde solusam nefesimi/ sen orasısındır!"
Günün değerli şiirini yürekten kutladım hakikaten muthiş bir şiirdi ve beğeniyle okudum. Ayrıca değerli yüreği selmalıyorum
Yok, gibi uzaksın, taradığım bütün haritalarda yoksun. Adın, eşkâlin ve gözlerin hiçbir haritanın topografyasında değil. Kaybolan bir kara parçası, akmış, buhar olmuş bir deniz, sen nesin?
Sahi sen nesin?
Mutlak mutsuzluk mahşeri mi yoksa gökyüzünden berrak mavi bakan mı?
Kuşaktan kuşağa söylenmiş bir efsane. Toprağın, suyun, dağın, güneşin ve tanrıların buluştuğu söylence.
Nesin sen?
Gözlerinden ırmaklar taşıran ve memelerinden süt sabahlar açan.
Kirpiklerine serçelerin tünediği, kaşlarına bulut değen bir anlatılmaz cennet misin sen.
Asırlar boyu gizli sevişilmiş bir ilahe mi?
Yoksa yaralanmış bir ceylanın ürkek- çaresiz ölümü bekleyen belirsizliğimi? bir alıcı kuşun hedeflendiği güvercin misin sen.
Düşman mevzisine girmiş infilak etme üzere olan kaygımı? Yoksa dost yüreğe düşen bir ıslak hasret misin? İkisini de barındıran korku musun sen?
Nesin sen?
Tanımı olmayan bir bulut seyahati ya da tanrısına kapanan rüzgâr mısın sen?
İyisi mi ben anlatayım seni;
Amed surlarının dibinde tarihe yolculuk yaparak. Bir kervanda ipek kumaşların arasına güzelliğini sarıp, ibrişim ibrişin gözlerime lal edeyim. Terli bedeninde toprağın uykularını çekeyim güneş gibi.
Dicle"de suya indireyim saçlarını ve onun alevindeki dansı, bedeninin coğrafyasını suya kavuşturayım. Kavrulmuş çocukların umudu edeyim nefes alışını. Narçiçeği selamı vereyim her seherden her akşama. Ve bir elin yar! Göğsümde sürgün olsun.
Ben anlatayım sesinin sarp kayalıklardan akan rüyasını Cilo"da. Bir sevdanın Mezopotamya kıvrımlarında yaratılışına şahit edeyim.
Ülkem dilim trakyam anadolum ve şiirim; Koşmalarım yanık türkülerim; Ve evet hiç bitmeyen sevdalarımda var, Bir tatlı sitemim yare Hepsinden öte tutulmuşluğum var gökyüzüne.
Hiç birinden vaz geçmek olmaz. Hepsi yüreklerimizin derinliklerinde kök salmış. Ama sevdalarımız varki masallarımıza karışmış yer yer şehir şehir bölge bölge. Tebrikler.
ilhan berk ece ayhan ismet özel gibi...bu arada farklı bir anlatım farklı betimlemelerle geliyor bakir göz zaman ve zemberek çaprazlanıyor bir dizede..ters anlamdan düze yönelirken poetik bir haz alıyoruz.zamanın bakiresi ...sabah olsa gerek gözün zembereği hayat olsa gerek..mısraların içine girdiğimde nevzatın kelimelere okuduğu yada okumaya çalıştığı ruhla tanışıyorum
garp’ın ve şark’ın uğurlu uğultusunda tellerinde aşk soluyan ozan nefesleri akşamları somun ekmek mübareği ezan sesleri ılgıt çiçeklerin doğurduğu tüyü bitmemiş bebek Anadolu’m İzmir’im, Artvin’im, Mardin’im ana kokulu çilenin kara toprağı Anadolu/dur dur yolcu diyen sevdalı dillerin solmaz sunağı
ve kocaman bir fotoğraf rengarenk aleni ve birlik ve dirlik kokan
iyi bir şiire selam vermek bazen kendimizi hatırlamak oluyor
selam saygı ve muhabbetlerimle
şahan çoker tarafından 2/10/2010 12:17:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
tellerinde aşk soluyan ozan nefesleri
akşamları somun ekmek mübareği ezan sesleri
ılgıt çiçeklerin doğurduğu tüyü bitmemiş bebek Anadolu’m
İzmir’im, Artvin’im, Mardin’im
ana kokulu çilenin kara toprağı
Anadolu/dur dur yolcu diyen
sevdalı dillerin solmaz sunağı
şimdi bir çoban elindeyken türküler
salınarak gelir Kaçkar
kaval deliğindedir amansız Cudi
kar dolusu patikaların susuşunda
aşk iniltilerine özenir bir yanım
bir yanım Sarıkamış’lar doğurur tek batında
yüzünü gizlesen neye yarar sevgili
ben hangi şehirde solusam nefesimi/ sen orasısındır!
ÖZEL SEÇKİYİ FAZLASİYLE HAK ETMİŞ HARİKA BİR ŞİİRDİ...
KUTLUYORUM NEVZAT BEY...
YÜREĞİNİZE SAĞLIK....
SEVGİLERİMLE....