sessizkırık bir aklın çatlakları boyunca fısıldarken korkunç sesler istila eden uğultular pençe atar beynin dokularına çığlığımı donduran dev bir pervane kapladığında göğü göz kırpar ahmak gülüşlü yıldızlar eziyet eder kanımla beslenen gece gün ağarmasını yakalayamaz gözlerim uçurum kenarında kimsesiz bir çalıdır artık şizofren rüyalar gölgesinde büyüyen sessizlik kaybolduğunda sonsuzluğun sınırlarında uyanık yalanlar ölüm biriktirir avuçlarında siluetler savrulduğunda dört bir yana tırnaklarımı kanatır soğuk mezarlar gerçeğin sesini duyduğumda melekler kanatlandı kötü köleler arasından buzdan dudaklarımı soluduğunda ılık rüzgar göğün ağlayışı usulca dokundu yüreğime kana kana doğdu dolunay ve süzüldü gecenin içinden suskun bir hoşça kal… |
sus diyordu şafağın dilsiz öykünmesi
sustum...
hoş kal şiir...