BİR AKŞAM VAKTİGözlerin geliyor aklıma, İçimde yeşeren eşsiz bir umutla. Hatıraların saklıdır en gizli sığınaklarımda. Her biri yazılıdır raflara sığdıramadığım kitaplarımda. En tatlı, en huzurlu anlarım var kafamdaki televizyonda Sevgi kokan sözlerin, Kulağımdan hiç çıkarmadığım bir küpe. Bakışların yüreğime çizdiğim bir portre. Gülüşün kuşların cıvıldadığı, Güneşin odamın penceresinden içeri girip beni aydınlattığı bir sabah. Ve sahilde dalgaların sesini dinlediğim bir seher vakti Sen ise bedelsin en az bin ömrüme. Göklere bakıyorum, Yıldızlar görünmüyor henüz, güneş daha batmamış bile Balıkçıların sesleri geliyor kulağıma deniz kıyısından. Güvercinler uçuşuyor az ilerdeki caminin avlusunda. Şarkı söyler gibi ötüyorlar bana bakarak. Bir şeyler mi anlatmak istiyorlar bana. İçlerinden biri, Kanatlarını hızlı hızlı çırparak havalanıyor. Her kanat çırpışında biraz daha yükseliyor. Meydan okuyor gökyüzünde ki bulutlara. O sırada yine sen geliyorsun aklıma. Sevgine çok ihtiyaç duyduğum bir anda bana ’hayır’ deyişin, Büyük bir çığlık oluyor kulaklarımda. Beni korkutan, içimi karartan öfkeli bir çığlık. Kulağımı parçalayarak çıkartıyorsun küpemi adeta. Yüreğimdeki tüm resimlerini çerçevesiz bırakıyorsun. Kuşlar şarkı söylemeyi kesiyor sen ’hayır’ deyince. En az bin ömrüm gidiyor hayatımdan İçindeki saflığı, iyiliği temsil eden masum ve güzel gözlerin. Kor ateşlerde ısıtılmış bi hançeri saplıyor kalbimin tam ortasına. Gözlerimde büyüyor herşeyin, Yüreğimdeki hançerin her dibe inişinde Gündüzlerim seni düşünmeye yetmiyor. Gecelerim yetmiyor artık seni hayal etmeye. Bir okyanus gibi dalgalanan, Bir yanardağ gibi tüm dağlarımı kaplayan, Yağmur gibi şarıl şarıl yağan, Kasırga gibi ortalığı kasıp kavuran sevdan, Sığmıyor ufacık kalbime. Esiri olmuşum aşkının, sanki taş yağmış üstüme Çaresizce çöküp kalmışım bir duvarın dibinde. Sana elimi uzatıyorum beni kurtarman için. ’Beni sen kurtarabilirsin’ ’İhtiyacım var sevgine’ ’Yalvarıyorum kurtar beni’ Haykırıyorum adeta beni seven yüreğine. ’Hayır’ diyorsun.’hayır hayır hayır’. Uzun saçlarını rüzgara verip, Farkına varmadan yerdeki kırmızı gülleri ezerek gidiyorsun. Ardına bile bakmadan. Ben olduğum yerde çırpınıp duruyorum sen giderken. Kıs kıs kıvranıyorum. Bom boş hissediyorum kendimi. Yıllarca içinde yaşanmış, Fakat duvarları dökülünce terkedilmiş bir bina gibi. Yanlız kalıyorum dökülen göz yaşlarımla. Sana ömründe hiç bir zaman bulamayacağın bir aşkı, Hiç kimsenin cesaret edemeyeceği kadar büyük bir sevgiyi, Seni asla yanlız bırakmayacak bir sadakati. Ve seni bin ömür sevecek bir kalbi vaad ediyorum. Göklere bakıyorum, güneş batmak üzere. Balıkçılar ağır ağır terkediyor sahilleri. Kesiliyor kulaklarımda yankılanan sesleri. Güvercinler teker teker uzanıyor semaya. İmam efendi, Caminin merdivenlerini çıkıyor yavaş adımlarla akşam ezanını okumak için. Mas mavi gökler kızılımsı bir renk alıyor güneşin batışıyla. Yüreğime hüzün, gözlerime yaşlar doluyor seher vaktinde. Seni hayal ediyorum akşamın ufkunda. |
Farkına varmadan yerdeki kırmızı gülleri ezerek gidiyorsun.
Ardına bile bakmadan
Sana ömründe hiç bir zaman bulamayacağın bir aşkı,
Hiç kimsenin cesaret edemeyeceği kadar büyük bir sevgiyi,
Seni asla yanlız bırakmayacak bir sadakati.
Ve seni bin ömür sevecek bir kalbi vaad ediyorum
Okurken mısraları/Gözlerin vardı içinde/Donuk ve doluydular/Boşaltamıyorlardı/En saf en temizIve en sıcak/Hülyalarını