Meryem'le sevişmelerim
aşka geldiğimizde başkadır bizim sevişmelerimiz;
kimseye nasip olmaz bu yatak! mezarlıkta ağlayarak ve mabette gizlice buluşup göz göze tutuşarak ellerimizi havaya kaldırıp dua edercesine sevişiriz… herkesin içinde çırılçıplak öpüşürken kalplerimiz kimse göremez bizi… Meryem’deki ateşi ve körük gibi yüreğimi körleşenler anlamaz; yalan söyleşenler ne bilir içimizdeki cevheri! sulakları kuru ve gönlü duru olmayan duyamaz nefesimizi sağırdır aşk kuklaları… uyurken sevişirim Meryem’imle… yağmur yüklü saçlarını bulutları gökten süpürürcesine toplayıp yüzünden dik uçurumlara konmuş iki keklik gibi olan kirpiklerini seyrederken hasretten kanayan iki al kanat dudaklarını ve el değmemiş yanaklarını öperim, öperim de kimse uyanmaz… herkes sağanakta sevişmeyi düşlerken bilmezler ki biz bazen bulutların kucağında bazen bir yağmur damlasının içindeyiz… istersek karlı bir dağda istersek baharlı bir ovada severek geçiniriz! sevmek yiğitlik ister; marifet dokunmadan doğurtmaktır Meryem’i! herkes sevdiğiyle gönül güvertesinde mendil sallarken yine gülümseyerek beklerim iskelede. ben Zeus’un Hera’sını başımın belası diye atmışım göklere aşkı alıp kârla satmak; ya da bir gönül kiralamak yakışmaz yüreğime! Meryem’le sevişmek için önce sevmeyi bilmek gerek! |