GÜZ S A N C I S I
zaman ki,
uykulu bir gökyüzü şimdi duyumsadığım toprak kokusuyla yama tutmuyor ömrümün hırkası susta/lar / saz ile söz cümbüşü yırtılmış orta yerinden örtüsü bitti yaz saltanâtı terk etmede, gözlerimin geçkin kıyısını yaklaşan kışın gölgesinde kapılar kapalı, pencereler demirli hangi rota döndürebilir ki beni geriye! hükmedilemeyen zamanın peydahlanan hüzün sancıları, artmakta git gide… kim çözebilir içimdeki sessizliğin dilini kör yordamla aynı yanlış yolu sürmedeyim yine kül dönüşür mü yeniden kora ? bulunmaz kayıp / gençlik mülkiyeti taze bir yaşama çiçeklenemesen de dinleme geceyi / demleme elbet susacaktır durup bir yerde tembihleri beyhude! ellerimde duruyor halâ yedi renkten olmaz hayâlim çöl gecelerime yeşertemediğim vaha hayat büyütemiyormuş küçüleni bir daha batıyor dikenleri bozkırın aşınmış yüzümde, ağmayan aydınlık su kendi akışında artık gün yüzlü mevsimler ırak sona bırakılmış her şey kışa karşı koymayı beceremiyorum, karıncalar gibi beyaz renkte, küçük bir göçmen bavulu kapı ağzında / çıkıp gitmek için bir buse beklemede dudağa /ağulu kayada bitmeyecek bir mor çiçek ayaklarım yürümez ileriye tersine gitmekte dünya görünmeyen aynasında hüzzam inlemede kaburgası kırık zaman makber söylüyor sahnede, yorgun oyuncu patlayan korkunun ortasında donuklaşan bakışı tek bir yolcu var gidişe, bu garda ve birkaç el, yolculamaya can kuşu, eksik kalana çırpınmakta durmadan… Hâdiye Kaptan (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
"tek bir yolcu var gidişe, bu garda
ve birkaç el, yolculamaya
can kuşu, eksik kalana çırpınmakta durmadan…"
Kendimi buldum şiirde Sevgili Sahaf,
Güz sancısı...
Aldım izninle,
Sevgimle kocaman...
Tebriklerimle/