Şehriyar
Kalbin tutukluk noktasına
Bir saat geri gelirken yaşam Ben raptiyelenerek yaklaşıyorum saçlarına Çaputuna gizlenmiş Samanyolu Siler şimdi bildiğin tüm zamanları Ben zamanı aşktan çaldım Şehriyar Durdurdum hatırınızda kalan yarınları Tıkadım kum saatlerinin boğazlarını Ve sonra öylece bekledim Öylece pusuda soğuk ve terli uzanarak Avuçlarımda yanan geçmişi tıraşlayarak Şehperde asılı yüreğimin tarihinde Her gün değişen anekdotlarda Karmaşalığın perdedarlığını yapan mülteci sevdalar Bilinen tabuların yıkımını seyrettiriyor Ellerimin tırnaklı ahalisine Değişen ne çok şey var Ne çok değişmiş saçların Tarih bize ait değil miydi ne İçimize sızanlar göremiyor içimizi Çok çabuk mu değişti saçların Ne kadar da güzel kokuyor Lavanta menekşe ve intihar Damla damla kan sızıyor Saçlarının örgüsünü sökerek yüreğinden Bilinen dokunuşlardan usanmış yalnızlıklar Anlatırken son demlerini Bir ana hasretiyle sevdim seni Öylece yürünür patikaların üzerinde İlkbahar ve sonbahar ayrılıkları Ankara’da yağar yağmur İstanbul’u sel basar Kaynayan nedir kazanlarda Aşkı tımarhanelerde arayan meczup Yakar kendini şehrin meydanlarında Zülfünden sızan yağmur Dönerken semaya yedi rengiyle Siyahın en koyu tonuyla kapanırken odalara Bize ait bir dramanın repliklerinde Kapalı gişe oynuyor yalnızlıklarımız Biz kendimizi sözde bulduk Söz içimizde kokulu tragedya Aşk ise pimi çekilmiş lâl dudağımda Ben seni içimden çaldım şehriyar Kasımın ortasında kasımdan ayrı sevdim baharı Kış ürpererek özlerken yazı Ben sabahı önceden sildim aşktan Kırılan karbon ve parçalanan atom Füzyonunu değiştirirken hayata Bambaşka bir benle içimdesin şimdi Bambaşka bir tenle içimde Selçuk ERKİ |