İdamlık Sessizlikler
Buluştukça içime dolar demin
Bir sihrin beceriksiz finalinden Üç bukle düş düşer düşüme Maktulu belli bir failin içinden Kıvranarak karaya vurur aşk Şimdi bittiği denilen yerlerden başlar yeniden yaşam Bir yudum mavide yansır abı hayat Şehrin modernize edilmiş acılarından Susarak geliyorum kapına Bir söz demetinin içinden özenle seçilen Buram buram teslimiyet kokan bir aşk ile Olmadığın günlerin sızısı ile ağulanırken İdamlık sessizliklere karışır sesim Şimdi aşk var İçimde birikir gülüşlerin Şimdi aşk var Vurdumduymazlıklara karışır gönlüm Sözcüklerin yansımasından Sürgüne vurgun bir şiirle seslenirken sana Gelmeyişini mucizeye bağlayan hayallerle Avutuyorum kendimi Çürük bir elmanın yeşilinden Solunmaya yükselen kokusunu çekerken içime Anlıyorum “Resmine bağlanmadan sevdim ben senin gözlerini” Dudaklarının yamacından sarkan bir söze Bağlarken içimde ki çocuğu Hiç bilemeden sevdim ben senin düşlerini Kırmızı bir hanuttu kokumuz Yırtık çaputlarla asarken kendimizi Sivrilen kirpiklerimizin vuruşuyla kanattık yüreğimizi Önce yağmur kesildi Önce söz bitti Önce sen gittin Önce yoktuk ikimiz Üç şehrin kambur yollarından geçerken anladım Özlemin kavuşamadığı noktalarda sevişir İçi zemheri yalnızlıklarla dolmuş sözcükler Izdırabın sessiz kıyılarında Seninle baş başa İkilemsiz bir düşün yırtmacında sırılsıklam Dokunulası teninle buluşurken Soldan aşağı üç kelime ile Aitleşerek geliyorum sona “Soluduğum bir rüzgarsın Oksijeni iyotlaşmış ciğerime” Bir sivri kıvılcım Taşköprülü sohbetler ortasında Ulaşmaya çalışırken odama Buğulanmış siluetinle özlüyorum seni Gelmediğin yollar tenimde saklı Köşe başlarının tozlu aldatmalarında Sevişirken senden çaldığım hayaller ile Arzulanan bir kadın suretiydi yaşattıkların Kırmızı bir buhranla Aitleşiyorum gittikçe yoluna Sana yaslanmanın ağırlığıyla Aşinalaşıyorum omuzlarına Üç şehir Üç buram buram yalnızlık tökezlenişi Kumbaralarda yerini almış gözyaşı Birikirken dört duvar düşlere Ben sana gidiyorum Sen tenime varmadan önce Önce yağmur kesildi Önce söz bitti Önce sen gittin Önce yoktuk ikimiz İki sustalı sözcükler Yeşermeye başladığında şecerende Birkaç nem damlası dokunur tenine Beklediğin ayazların ardındadır Nüzul edecektir yüreğine bekle Kalbine nakşolduğunda aşkın küf tutmuş mazisi Mavi cepli pardösülerinden taşar İkiye böldüğün ıslak zemin düşlerin İncir yaprağı kapatmaz avret yerini İlk günah gibi Kendine bakarken alışagelmiş sözlerinle Okşanmayı bekleyen kadın ruhun sevişir Salyası dudaklarından sızan puslu şehirle Dinle Kulaklarının ardında sızan acı ile Yaslanırken yanık izmaritli omuzlara Tenine değen aşktan başka bir şey Asık suratın aynanda Çatlak bir düşün gıyabında Kendime düşüyorum “Bırakıyorum içimde tutsak ettiğim siyanürü Aynı havayı solumadığımız zamanlarda” Aşkı kehf’de beklerken ikimizi Kapında kıtmir olur şiirler Silinir eski ahitlerde İçinde bizi kapsamayan yeminler Birler yediler ve kırklar Aşkın maya tutmuş gölünde Kıssa ile düşerken yüreğine Bir erenin ermiş mutluluğuyla Tefekküründeyim yokluğunun Bizden önce var olanın gücüne sığınarak Sesleniyorum varlığına İşte böylece bağlanıyorum yokluğuna Kapalı sandukalarda gizlendi Yarım yamalıklı gülüşleri düşlerin İçinden dışarı sızan öfke nöbetlerin salyasından Kasıklarında ki yetime acıyan anne şefkati Güneşe dokununca aybaşı sözleri İmlası kendiliğinden bozuldu acının Bir yarım vuruşluk iki dirhem yalnızlık Ayakbastı alındı her kapıdan girenden Ayrılık tek kişilik olunca anlamlı aslında Acını paylaşacak olmadığı zamanlarda Paylaşmanın ağır yükü Strofer dudaklarına vurunca İçimde alev alır fitili kırık balmumları Şimdi git. Süvari asarak silahlarını Uygun adım yaklaşan acılarını karşıla Bir cengin iki tarafında birleşince aşk Hedefte vurgun yer Eskimeyen çocukluk sevinçlerin Bez bebek, kurşun asker ve ilk öpücük Patlayan hormonlarından taşan gençlik salyaları Öpücükle gebe kalan kız çocukları Bilemedi kasıklarından doğacak acıları Bir sevişken notanın sol anahtarında saklı Evcilik oyununda çocukları ayıran kocakarı Bildiğin sözleri kumsallara basan sevdalı Ayrılık ateşiyle yakmaya başlayınca ay ışığını Değişen iklimlerin etkilerinde parçalar kendini Aşk savunmasız iklimlerden taşan yağmurdur Çatlak tablalarda kalan ayak izleri Savaşmayı içine yediremeyen su samurları Susayınca aşka Vurur kendini üç tarafı kanla çevrili yarım adaya Ey aşk! Anakara ve bazen yarımada Tabiat ananın kucağında öğrenirken sevişmeyi Unutma! Acısı kendinde saklıdır ayrılığın Önce yağmur kesildi Önce söz bitti Önce sen gittin Önce yoktuk ikimiz Selçuk ERKİ |
MUHTEŞEMDI GÜZEL MISRALARINIZ HER SATIRINDA BIR BEN VARDIM BELKIDE
NE ZORDU BENI OKUMAK GÜZEL DİZELERİNİZDE
İMGELERİN MUHTEŞEM DANSI INCITANESI DEGERINDE
ŞİMDİ NE YAZSSAM SÖNUK KALMAZMI GÜZEL DİZELERİNİZE
KUTLARIM ...........................
YASEMİN ÇİÇEKLERİ BIRAKTIM GÜZEL DİZELERİNİZİN ARASINA EN CİCİSİNDEN
AK DUVAKLI UMUTLAR, GERÇEK SEVDALAR GİBİ BEBEK GÜLÜŞLERİMİDE KATTIM
MİSLER GİBİ KOKSUNLAR YASEMİNLER BENDEN SONRA SAYFANA UĞRAYANLAR ANLASINLAR Kİ
BİR GARİP SEVDA MİLİTANI YASEMİN GEÇMİŞ BURADAN,
BİR DAHAKİ GELİŞİME KADAR İYİ BAK EMİ ONLARA ÇOK ÇABUK SOLARLAR,SOLDURMA.........