Sus!
Cam kırıkları
Sen O Mahyalarda ışıldayan sabah notları Geceden taşırken hüzünlerini Kendini aradığın sonbahardır adın Şimdi bir ayazın koynundasın Gözlerin esareti yaşarken tavanda Düşlediğin gelmeyendir Söylediğin bitmeyen -SUS- Ki başlasın söylenmeyenler Ki bitsin gecenin iç tenleşmesi II Söz biter acı kalır Peltek bir sabaha uyanır dilin Kimdi hatayı yapan anekdotlarda Tarihi birbirine karıştıran Harmanlanan bu kısır döngü hangimize ait Sen mi sevişmeyi unuttun Yoksa ben mi unuttum sevmeyi Bu iktidarsız mutluluklar Hangi başağın kasıklarında yüz buldu SUS Ki dilimde enforme olsun aşkın Ve gitmek Hani bilinen gitmek Pis bir koku gibi kalsın büstümüzde III Dokunmaktan bahseden şiirlerden Kaçarken yalınayak düşlerle İstasyonlarda dilenen kadınları okşuyor zaman Zaman içimden yıpranan sahtiyan Aşk içimde kükreyen hayvan Kılıçların gölgesinde can veren Şahmeran Bulduğunu sanırken kudsiyetini aşkın Bir efsanenin indirilmiş donunda beklerken Tüm donörler intihar yokuşlarında ölü “sütünü boşaltmayı bekleyen anne şefkati Sıvazlarken kırışmış göğüslerini Lam’ın kancasına taktım ben seni - Ve - Mim kavlinde sevdim seni” SUS Ki bu ateş yaksın ceddimizi IV Acı sessizce yayılır Sessizce yalayarak tende Şifanın tarihinde iki bin yıldır aranmakta olsa da Kaybolan iksirler de dahi bulunamadı tedavisi aşkın Şecerelere işlenmese Vardır ayrılığın belli bir vakti SUS Ki Burda bitsin adın. Selçuk ERKİ |
bakarım gözüne
inerim özüne
endamını süzer
hüznünde gezerim
bi kere daha yorum yapmadan geçemedim
çok güzeldi
selamlar