Çok uluslu yaşamın koynuna
Kendini kaybetmiş şekilde çıkan Âdem
İçinde ki tornistan duygularının burukluğundan
Olsa gerek!
Bukağıda ki düşüncelerini salıvermesi sema okyanusuna

Buhranlarda sevişmeyi öğrenen çocuk yüzü
Yılanın kuyusunda ihaneti tadarken acın
Vatanın kutsallığına bezenir aşk
Sadakat beslenilen en sadık hayvan bazen

Denklemler ütopya, ayrılıklar salon çiçekleri
Düne bağımlı bir dün koliğin
Gardırobunda sakladığı kafiyeli uyuşukluklar
Başlarken canlanmaya
İkiye bölünür acılar
Aşk tadı acımtırak
Kavuşmak ise sevişmelerin vuslatı

Düşlerimizin gölgesi vuruyorken yüzümüze
Gerçekler imkânsız bir peri maslı
Kırmızılıktan eflavi’ye dönen bir adımla
Koşarken parklarda unutulan yalnızlıklara
Evrim geçiren bir korkuyla seviyorum ikimizi

Adımla parçalanan bir çaputtan
Bürünerek geliyorum yokluğuna
Gökyüzü puslu fahişe
Ben ucuz kaldırım çiçeği
-Geçmiş-
Ağzında jilet taşıyan süslü travesti

II

Silinmiş düşlerin tutsak aymazı
Düşünce ızdırabın bitkin diline
Tecrit’e açar gözlerini yüreğin
Okuduğun hikâyen vurgun olur semana
Bildiğinden değil
Söylemek istediklerinden tutsaksındır sevdana

Kendini hikâyesinde tıraşlayan adam
Parmaklıkların pasıyla yıkanan sütannesini düşlerken
İçinde boğulan bir imgenin
-Ki özlemdir acının diğer adı
Sevişmekse ucuz bir palavra
Güneşe vuslatı bekler yüreğinde
Kırıp düşlerinin prangasını
Ciğerlerine çektiği enfiyenin tadına varmak
Nobran bir dille anlatmak kendini

Duvarlarından atlayan firari gölgen
Sunduranda yarım izmaritlerle
Güneşe zapt etmeye yaklaşmışken sözlerin
Yontulur kısa donlu çocuklukların
Büyümenin ilk adımlarıyla başlar
Bir zamanlar ben diye anlatılan hikâyeler
Evvel zaman ahir zaman derken
Kaparlar muşamba donundan hüviyetini
Sevginin suç olduğu baharda sevmişsen birini

Söylenilen gibi
Sevişmek ucuz bir palavra



Selçuk ERKİ