Kapısı açık eylüldü zaman; merhabası sarıdan kırmızı yüzlü yapraklar savururdu utangaç ve edalı; unutmadım ince belli rüzgâr dolayalı ayrılık şalını hiç bu kadar esmemişti başımda kavak yelleri belki de mevsimdendi alnımdaki ayaz kırığı!
dokuyalı güzün duvar halısını hiç değişmedi odaların rengi, kayısı sarısı.
misafiri olsa mum saatli gecelerin içimle tatlı bir rüya akar uykuya yastığımda kalır rasgele yüzünün çizgileri çiğdemin naif nefesi bir de kederli sesi…
ne vakit hayali bir köprüden geçse düşler karşı tarafa uzanır özlemin ayakları puslu bir fotoğrafta kalır bakışların yarısı silik ezgilerse kolumda prangalı.
saklayalı zamanın saatlerini değişmedi o tiz tik tak sesleri…
sonradan duydum sabahın sesini gözlerime mim sürmeden önce martılar denizin mavisi öylesi solmuş ki şaşırdım! insanla eskirmiş duygular!
söylemiştim; içinden deniz geçmiyorsa öpme yağmur şakaklarında oyalanmıyorsa sevme rüzgâr affederse dudaklarını yeniden güneşe yatırırım geçmişi kurutmak için acının izlerini…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
akşam dokunuşları şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
akşam dokunuşları şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kapısı açık eylüldü zaman; merhabası sarıdan kırmızı yüzlü yapraklar savururdu utangaç ve edalı; unutmadım ince belli rüzgâr dolayalı ayrılık şalını hiç bu kadar esmemişti başımda kavak yelleri belki de mevsimdendi alnımdaki ayaz kırığı!
dokuyalı güzün duvar halısını hiç değişmedi odaların rengi, kayısı sarısı.
misafiri olsa mum saatli gecelerin içimle tatlı bir rüya akar uykuya yastığımda kalır rasgele yüzünün çizgileri çiğdemin naif nefesi bir de kederli sesi…
ne vakit hayali bir köprüden geçse düşler karşı tarafa uzanır özlemin ayakları puslu bir fotoğrafta kalır bakışların yarısı silik ezgilerse kolumda prangalı.
saklayalı zamanın saatlerini değişmedi o tiz tik tak sesleri…
sonradan duydum sabahın sesini gözlerime mim sürmeden önce martılar denizin mavisi öylesi solmuş ki şaşırdım! insanla eskirmiş duygular!
söylemiştim; içinden deniz geçmiyorsa öpme yağmur şakaklarında oyalanmıyorsa sevme rüzgâr affederse dudaklarını yeniden güneşe yatırırım geçmişi kurutmak için acının izlerini…
Okuyanı sarmalayan içine alan şiir... Seyrek gelebiliyorum ama böyle güzel şiirlerde de geldiğime değiyor... Yürekten kutluyorum harika şiirinizi, saygılarımla...
sonradan duydum sabahın sesini gözlerime mim sürmeden önce martılar denizin mavisi öylesi solmuş ki şaşırdım! insanla eskirmiş duygular!
söylemiştim; içinden deniz geçmiyorsa öpme yağmur şakaklarında oyalanmıyorsa sevme rüzgâr affederse dudaklarını yeniden güneşe yatırırım geçmişi kurutmak için acının izlerini…
ne vakit hayali bir köprüden geçse düşler karşı tarafa uzanır özlemin ayakları puslu bir fotoğrafta kalır bakışların yarısı silik ezgilerse kolumda prangalı.
saklayalı zamanın saatlerini değişmedi o tiz tik tak sesleri…
sonradan duydum sabahın sesini gözlerime mim sürmeden önce martılar denizin mavisi öylesi solmuş ki şaşırdım! insanla eskirmiş duygular!
söylemiştim; içinden deniz geçmiyorsa öpme yağmur şakaklarında oyalanmıyorsa sevme rüzgâr affederse dudaklarını yeniden güneşe yatırırım geçmişi kurutmak için acının izlerini…
durgun yapraktı aynalarda yüzün eskilerin deyimiyle sahibinin sesi
eylül avazımdı içine ağıtlar ektiğim!
AŞKI O KADAR GÜZEL ANLATMIŞ Kİ DİZELER HAYRAN KALDIM TEBRİKLER NESLİHAN HANIM SEVGİLER SELAMLAR.
şiir yazmayı öğretir içine güneşi doğurmayı da aşk yalnız saatlerde ülkeler kurmayı suyunu iç dinle yol alışını, akış hızını buharlaşır hasret savrulur sözlerinin narına
bozmadan istifini akşamın kederden hariç hiçbir şey değmesin dudağına öylece dur yüreğine batan pastoral bir tablodur kavga et kendinle bu saatlerde çay gözlü bir yarin var
deniz olmadan olmaz eylül vaveylası... özlemin dil altında bir yanardağ...
Baştan sona samimi ve sürükleyici ifadelerde, nice gönüllerin kendinden çok şeyler bulacağı bir Sonbahar şiiri okudum.İlkbaharda açan gülleriniz olsun dileklerimle selamlar,saygılar Şair...
söylemiştim; içinden deniz geçmiyorsa öpme yağmur şakaklarında oyalanmıyorsa sevme rüzgâr affederse dudaklarını yeniden güneşe yatırırım geçmişi kurutmak için acının izlerini…
Kapısı açık eylüldü zaman; merhabası sarıdan kırmızı yüzlü yapraklar savururdu utangaç ve edalı; unutmadım ince belli rüzgâr dolayalı ayrılık şalını hiç bu kadar esmemişti başımda kavak yelleri belki de mevsimdendi alnımdaki ayaz kırığı!
dokuyalı güzün duvar halısını hiç değişmedi odaların rengi, kayısı sarısı.
misafiri olsa mum saatli gecelerin içimle tatlı bir rüya akar uykuya yastığımda kalır rasgele yüzünün çizgileri çiğdemin naif nefesi birde kederli sesi…
Tamamen müthiş güzeldi ki, defalarca okuyacağım.Fakat bu kısmı birbaşka aldı beni geçmişe sadakatimden midir ne bilmiyorum ama çok eskilere gittim. H.yazici hocama katılıyorum gerçekten yorumu çok güzeldi.
".Sizin şiirlerinizin arka planında hep soylu anılar birikir..."........hep asil, anlamlı, duygulu ve şık...
Geçmişi ve çocukluğumla saklayalı yılları, benim içinde hep özeldir yaşananlar! Beğenine ve ruhunda bulduklarına öylesi sevindim ki hisleriyle anlam kazanır çünkü insan.
Değerli ve içten yorumuna teşekkürler. Esen kal. Şiirle...
Kapısı açık eylüldü zaman; merhabası sarıdan kırmızı yüzlü yapraklar savururdu utangaç ve edalı; unutmadım ince belli rüzgâr dolayalı ayrılık şalını hiç bu kadar esmemişti başımda kavak yelleri belki de mevsimdendi alnımdaki ayaz kırığı!
Akşamsa eğer, kızıllığıyla batıyorsa güneş dağların ardına. Dalıp gidiyorsa gözler gecenin ilk saatlerine. Değmeyin gönül tellerine. Neler yazar şairler bilinemez....
söylemiştim; içinden deniz geçmiyorsa öpme yağmur şakaklarında oyalanmıyorsa sevme rüzgâr af ederse dudaklarını yeniden güneşe yatırırım geçmişi kurutmak için acının izlerini…
söylemiştim; içinden deniz geçmiyorsa öpme yağmur şakaklarında oyalanmıyorsa sevme rüzgâr af ederse dudaklarını yeniden güneşe yatırırım geçmişi kurutmak için acının izlerini…
Kurutabilmek isterdim yalanın kökünü Aşk yeşersin sen gibi ulu duyguların sahibinde Martılar uçurken ay güneş ile yıldızlar olsun şahit Beğendim şiirini döktürmüşsünüz, kılarak özdeş tabiatı
Bu şiire söylesem yeridir.Sizin şiirlerinizin arka planında hep soylu anılar birikir...Taş sağlamdır ama,ahşap sevimli ve sıcaktır ya,tam bu türden.Ne desem? Ayvanda unutulmuş,kimlerden kaldığını bilmediğimiz sandıktan çıkarılan oyalı mendil gibi,yahut kimsenin konuşmadığı unutulmuş dil gibi...Bir güz ezgisi şiiri serperken gönüllere...Kutladım efendim.Selam,saygı...
merhabası sarıdan
kırmızı yüzlü yapraklar savururdu
utangaç ve edalı; unutmadım
ince belli rüzgâr dolayalı ayrılık şalını
hiç bu kadar esmemişti başımda kavak yelleri
belki de mevsimdendi alnımdaki ayaz kırığı!
dokuyalı güzün duvar halısını
hiç değişmedi odaların rengi, kayısı sarısı.
misafiri olsa mum saatli gecelerin
içimle tatlı bir rüya akar uykuya
yastığımda kalır rasgele yüzünün çizgileri
çiğdemin naif nefesi bir de
kederli sesi…
ne vakit hayali bir köprüden geçse düşler
karşı tarafa uzanır özlemin ayakları
puslu bir fotoğrafta kalır bakışların yarısı
silik ezgilerse kolumda prangalı.
saklayalı zamanın saatlerini
değişmedi o tiz tik tak sesleri…
sonradan duydum sabahın sesini
gözlerime mim sürmeden önce martılar
denizin mavisi öylesi solmuş ki şaşırdım!
insanla eskirmiş duygular!
söylemiştim;
içinden deniz geçmiyorsa öpme
yağmur şakaklarında oyalanmıyorsa sevme
rüzgâr affederse dudaklarını
yeniden güneşe yatırırım geçmişi
kurutmak için acının izlerini…
durgun yapraktı aynalarda yüzün
eskilerin deyimiyle sahibinin sesi…
eylül avazımdı içine ağıtlar ektiğim!
Okuyanı sarmalayan içine alan şiir...
Seyrek gelebiliyorum ama böyle güzel şiirlerde de geldiğime değiyor...
Yürekten kutluyorum harika şiirinizi,
saygılarımla...