16
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
15613
Okunma
Karakalem bir aşk rüzgâra düşen
dalları hüzün esişi
yönünde alıngan bir tavır
köklerine saklı bir ağlayış
durmadan sular maziyi…
Flu geleceğe saklı yalvarış
siyah beyaz bir fotoğraf
simyası alnına ekili bir düş
avuçları böğürtlen moru
şarkısında rüzgâr uğultusu
kalanlara söylenen
sesi kısık bir hoşça kal…
Kibritler yakan gecedir mutluluk
ellerinle tut rüyayı kısa ateşinden
şaraptan kalan bir sarhoşluk
başına eğilmiş bir göz dokunsun
yanaklarıma değsin elindeki bahar.
Kara kalem aşka renk veren
tabloda kalsın gelişin
ebruli bir sevinç getir çatıma
korkuları savur dün kapılarına
sıcak kahve tadında bir lezzet ol
dumanında gizli iç çekişle
ömrün acılı öğününe.
Bir martı seslensin denize
nehirlerden kaçan bir akışla
bestelenen şiire usulca versin sesini
rengini ver günün saçlarına
savrul bir böceğin bakışlarıyla
çimen kokusu düşerken an’a…
Sevmek yarasız bir ağrı
Acısı yılan dişine takılı ağı
buğulu bir aynadır yüzün bakışı
sırrına saklanmış nice sancı
ortak yan seç kırıklarına
ya da sök at duvardan anlamını
çivisinde kalsın küflü yanı
yüzünü sakla gözlerimden
yinede;
Bir özlem inler dilde
Yarısı boş yarısı dolu…
Karakalem bir aşktır, rengi zamana batırılan boya küpünde
düşleri geri ver erteliyse dil
hüzün zaten siyahî bir tutku…