Zehrimin Taş DibekleriDilimi tutulmuş bir zaman, Buğulu bir pencere kenarı gibi. Seyrimin ortasında Öylece ıslak bir bahar Üstünden elbiselerimle geçen Bir meltem kaçkınıyım Bıraktım kendimi Kendini topraklayan Bir ölünün gözlerine Yenik bir cemrenin En soğuk mevsimidir ayrılık Teninde dolaştığım yüzyıllık bir kervansaray Nefessiz Kırılgan bir ceviz dalındayım Ne sancılı sonbaharım Nede kül gözleriyle bir kış En tatlı şarabıyla sularken kervanımı Eksik olmazdın düşlerimden Ama gelmedin Öyle kırgın gülümserken bir elik sürüsü Bütün kitaplarım yangınıyla ısıtırken yüzümü Bir akrep soluyor nefesimi Zehrimin taş dibeklerine dolan Tütün sarısı gözlerim Bir melek indiriyor yanaklarına Şimdi Bir bayrak çekildiğinde damarlarıma İklimlerin en ergen bitkilerini yakarım Kamçıya duran bir şehrin surlarındayım Vur dalgalarını Ve Ellerimi çivile Seyrimin içindesin nasılsa Düşlerime doğmuş bir yavru mevsim gibi Ahmet Serdar Oğuz |