Mahzeni saklar gülüşün
sırrını düşürdüğün ayna gömüldüğün mezar
dönüp durduğun kaos kaç ızdırap mahzeni saklar gülüşün içine kazdığın tünellerde sonuna ulaşamadığın bu zifir güneşe vurgun dirilesi umutların mürekkebinden umduğun kör medet geçmişini bıraktığın samani yapraklarda çocuksu düşlerinin ahında durgun liman gözlerin içine akan kor kaç okyanus hasret taşıdıkça ölümüne lal yenilgileri göğsünde çözülen düğüm bentleri yıkan hıçkırık isyana büyüyen dağların ince sızı misali geceyi yakan ırmakları yüzünden düşürdüğün yıldızlar şansına ördüğün kör ilmek hapsolduğun ızdırap çemberi bedenin azadın dilinde ortaçağ sürgünü töhmet Sude Nur Haylazca |
Eskil ve bir o kadar grift ve çözümsüz bir acıda "kıvrana kıvrana" dünyasını sırtında taşıyan bir yaratık'a dönüşen bir insanı resmeylemiş. Niye ki, bu denli acı?
Izdırabı gülüşlere, yüzünü aynaya vakfeylemiş o kişi...
Ölmüş mü de kabirde ölmeden mi girmiş, bilinmiyor...
Şiir ülkesiz, çağsız, tanımsız acılara elinde mum ışığıyla sessizce yaklaşmış.
Lütfen sessizlik...
Kutlarım Nur.