benliğime yürürken...kendime... ulus’un arka sokaklarında özünde beyaz tezahür etse de yüzünde füme yoksulluklara giyinmiş meskenlere doğdum ben koparıldı sevgiyle aramdaki kordon bağı kulağıma fısıldanan ezan yatsıya istinaden, uşşak makamından aşka maktüliyetim, o an mühürlenmiş hakk tarafından ve adımı okumuş kulağıma babam anlamı “yaşam” babam… dilimden hiçbir vakit duymayacağın nedamet şarkıları büyüttüm sana pencere önü karanfillerine adadığın ömrü baldıran zehriyle yudum ben, deli yanılgımın adını sevda koydum baba… onur dedin, fazilet dedin, emek dedin bilemedin dilimde nefti bir sevda ayazı ellerimi zifti bir sarnıca diredim hani bir masal olsun anlatsaydın belki hayatın keskin yüzünü böyle yalazlamazdı düşlerim yoruldum… eşkıyalar kesti sevdalarımı kahpe sevilerin susturucu çığlığıyla şakaklarımdan vuruldum sus söyleme anneme duymasın annem bembeyaz etaminlere işlediğin allı morlu güllere benzemedi gençliğim… kaç iğne oyası hüzün büyüttüm çeyiz sandıklarına bir anlamı bir hükmü olmalıydı vazgeçişlerimin sevgi dedin, namus dedin, baht dedin bilemedin alnımda is karası bir yazgının kahrı gönlümde anarşist sevdaların manifestosuz küfrü cennet bahçelerinde yalınayak yürüdüm topuklarıma sevdanın yasak dikeni battı yollarıma kumpas kurdular, cehenneme sürüldüm hani bir ninni olsun dokusaydın geceme bir tutam tüy olurdu kramplarım kırıldım beyazın her haline hasret düştüm anne yalvarırım söyleme sevgilime bilmesin sevgilim… adını en kutsal kitapların en kumral ayetlerine zerk ettim sarışın düşlerde uyuttum sensizliğimi esmer gecelerde çağıldadı sessizliğim imanımın cümlesini o çivit mavisi gözlerinde yok ettim yaşam dedin, kader dedin, zor dedin ruhuna yükselmeden an öncesi yardılar göğsümün kafesini kevserle buladılar hoyrat nefesimi bilemedin hani bir şiir olsun adasaydın dudaklarıma kimsesizliğimde irin kusmazdı belki yüreğim ben sevdayı abanoz gölgeliklerinde uzandığım serinlik bildim kırdılar dallarını mahremiyetimin ateşin bağrında üşüdü hayallerim sus dillendirme günahlarını tanrıya lanetlemesin rabbim isyanı yüreğimden infazı adaletinden bildim… şimdi her kalabalık bir lahza tenha ve her tenha bir parça kalabalık aslında ki gözlerim umudun ölmediği saatler şimdi her ateş bir damla su ve her katre, asi bir yalım aslında ki ütopyam hazanın bölmediği vaatler şimdi her kader, bir tutam ayrılık ve her ayrılık, bir deli yazgı aslında okuma… sen yazdın nasılsa… kutlu olsun doğum günüm... |
bir sair kendini ancak
bu kadar gûzel anlatabilir
ugur bôcegi konmus sayfana
benden de kucak dolusu papatyalar
sevgilerimle
ve
gôzlerim de yaslarla
kabul buyur...
kalemine yuregine seslendirenin sesine saglik..