İlk Günün Mum Artığı
İlk Günün Mum Artığı
seni anışım herşeyin ilk günü gibi hiçbir şeyin bütününe kıyamıyorum nedense... ne tam seninleyim ne tam ayrılabildim sıcaklığından herşeyinleyim hiçliğindeki ama şimdi de ben tam mıyım? hiç olmamış gibi davranmıyorsun sağolasın bana yazdığınla şekerleme yapıyor acım uzaklığını yorumlayamıyorum ağlamıştım ya sana mum artığı gibiyim aşkımız aydınlandı mı ki? ... ellerini saçlarımda gezdirsen ısıyı hissedersin senden kalma seni isteyişimden zordayım... hayallerimi suça zorladım çaldım benim olamayışından seni... bak apaçık mavi ellerimiz görebiliyoruz şen şakrak yaratılmışlığımızı yaratılışımızda sevmek şakacılığımızı ölüme karşı sen çok uzaklardasın ama ben daha derinlerde... doğuştan geldi senin saçlarınla gülüşün benim şiirimle alfabem s r n a e... önce mağaraya çizdim seni taş lahitlere yaprakta ve deride hayrete düştük hep beraber milyar yıl milyar canlı seni sevişime... atomun keşfi uzay çağı felsefenin temel ilkeleri meçhul asker partizan direnişi işçi köylü öğretmen ulusal kurtuluş mücadelesi derken... seni sevmek içinmiş hepsi vietnamda çeliği tattı çeltik tarlasında genç kızlar hiroşima ve nagazaki bulutlara bile bile bile kastetti burjuvazi ummu kasr’da mor naylon terliği yırtıktı zeynep’in su tasında su yerine annesinin kanıydı taşıdığı umuduna... samarra’da bakire kanıyla yazıldı tarihe barbarlık ve ben biz sen aşkım altında ağladığım çağla ağacım nar çiçeğim baharına elma erik ağacı gibi durduğum ilkyaz gülleri uzatırken sesinle sevdalığımıza ben hep bunları düşündüm zimbave’de toprağa kapkara hasret kendi toprağına ağlayarak basıyor kıvırcık saçlı zenci çocuklar bolivya’da uluslarası su tekelleri sarnıç kurmayı yasaklamıştı ha ha ha... dallas domuzları kemirgen sürüleri 1500 yıl sürdü eşitlik için güney amerikalı yerlinin can hıraş savaşı sürüyor hala... aşk...sen... s r n a e... mağaraya çizdim umudumu üretmek emek ayağa kalktım seninle kirpiklenişim... aşkım canım bir tanem bana böylesine büyük bedelli sabahlardan arpayı öküzüyle paylaşmış çileli acılardan sonra gülerek seslenişin... kan tomurcuğum ülkemin kızı senin aşkınla sevdim tüm insanlığı... seni seviyorum anılarını anılarımızı beraber keman dinlerdik sen yazılar yazar kitaplar okurdun şiirlerimdin ülkemin köyleri gibiydik vefakar cefakar şükranlı toprakla sevişken... düşlerimizde başak bereketi gözlerime sığmayacak kadar güzelsin yurtsever kuğularımızı konuşurduk hiçbir ipin uzunluğu yetmiyor boyunlarına ya susmazdım... aşk bu sana aşığım anla artık bitmeyecek yağmur güzelliğim benim ne 19’da bittin benim için ne 23’te... yüpyüksek duvarlara envayi çeşit gelincikler çiziyor çocuklarımız okuyacağız... mazlumların içine bir ateş düşürdü ya yatarak ülkesinin karlarına Mustafa Kemal güneş yanığı sıyrıklı yüzleriyle göğsünde taşıdı o onuru afrikalı mücahitler zorbalığa son dersini verdi verecek vereceğiz... saçlarını çok özledim gülüşünü çipi çipil kirpiklenişini öpüşmek isteklerimde... geleceği nasıl yöneteceğimizi dinleyişini sevişini beni... resimler yapışını mağaraya çizilen ilk mutları yüreğime çizişini bilmem kaç bin yıl sonra bile... Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir |