İMKANSIZLIK TÜNELLERİNDE
öncemiz ve sonramızın bu noktasına,
bir melek heykeli konsun tam ortasına kanatları açılmış da iki yana, kuştüyü olsun…. bak gene camları kırıyor çocuklar, şimdi kapı zillerini de çalıp kaçacaklar koşalım peşlerinden, yakalayalım ya da dur biraz, biz olalım o çocuklar biz olalım o çocuklar, tahta tüfek kadar anarşist ve masum yüreklerimizle karanfil kokusuz izbelerde, karanfil kokulu sigara gibi tüten nefesimizle tanınmamış heyecanlar ki benzemez, çarpım cetvelinin yanlış çarpımlarına ilk ben olayım fena mı, bir merdiven altında dudağını titreten, dudaklarımla. /bir sıcak denizden esen damlanın, bozkır ortasında çiçek olup açmasıdır/ beraber öğrenelim toz-toprak içinde, ilk alfabesini yaşamın ve aynı siperde insandan yana ter kokalım, çırılçıplak güneşlerin el değmemiş bekaretinde sonra aynı denizin sularında ve gökyüzünün mavisinde, açılsın kanatlarımız kanatlarımız açılsın kuşlar gibi bağımsız, ağzımızda inadına zeytin dalımız yani böyle gelseydik canımın içi, kaçtığımız bilinmezlerden bu heykelin altına anlatılmaz zifaf gibi saklanacağımıza, üstü çizili yaşamlara, satır aralarında. /ve mücadelenin bir yaşam boyu ve güneşe doğru, beraberce yapılmasıdır/ * * * gün aynası dönerken, gece sırrına, süslesin resmimiz aynı duvarı, yan yana düşmeden dağınık saçlarıma, günün son ışıkları…. bak kırdığımız bütün camların yerinde, renk açıyor en coşkulu cam güzelleri biz bizi yakalayamadık ama, işte aynı koltukta izliyoruz, akşam haberlerini şimdi ışıklar söner, bir serin yel eser ve açılır perdesi düşünülmemiş düşlerin düşlerin düşünülmemiş el yazmasıdır, okunmamış romanı gelecek günlerin gene ilk heyecanlar gibidir, aynı güneşin ışık olup doğması gözlerimizin içine ve hep ben olayım fena mı, bahar ateşi gibi hasretini terleten, kapı eşiklerinde. /ama görünmez bir nokta ki çizginin en başında ya da sona doğru bir yerde/ yani sevdiğim, bildiklerindir senin de, yaşama dair ne varsa, benim bildiğim onun içindir ki gün geldi, adı aşk olan bahçede, balını topladık aynı çiçeklerin başın omzumdayken, senin adımladığın sokaklara, düşmese de benim gölgem ne fark eder ki, anlamı sıfırlanmış ayrılığın sözlüklerde, anlatabildim mi bilmem bilmem anlatabildim mi canımın içi, üstü çizili yaşamların fosforunda parlıyoruz kimse bir şey anlamıyor, ya biz dersen, neler yaşadığımıza en çok biz şaşıyoruz. /orada başlayan ve yaşanan her şey, imkansızlık tüneline ışığın yansımasıdır / |
Yazık olmuş bunca emeğe :(
İşte şiir... diye örneklendirmek adına seçkiyi alması özel seçki alması gerekirdi "bence"
Ama suç sizde !... Bu kadar ince bir dille yazıp edebi ve küfürsüz şiir asarsanız
böyle üç-dört kişi teşekkür bırakıp gider, şiirden saymadan !
Şiire ve Şairine Saygımla