Müsvedde
Müsvedde
düşlerimde kalan gölgendir ruhumun tek elbisesi senden arta kalan üşümekle geçiyor ömrüm ölüm müsveddeyse ayrılığın var ya sahte dal kırıklarıyla oyalanmaz yüreğim nerde bir yaprak değdiyse alnına bil ki o benim aklına takılan ilk ve son samimi soru belki atladın o ana kadar bütün mevsimleri şimdi hangi dağa ota kapıldın da böyle dağıttın saçlarını hüzünlü bir keklik türküsü gibi senden sensizliğimden bir kendim oluştururdum gözlerime bakmaya gücün yetmezdi uzayına sığmazdım çaresizlik kaçağımdın kendini kandırırdın hiçbir ışığı birbirinden ayıramayan akşam böceği gibi paylaştığımız bir sokağımız yoktu ekmek ve süte özlemli çocuklarımız beraber beklediğimiz bir haber uyurken hissetmedim hiç nefes alışını ıslak yüzünün kokusunu hissetmedim bir havluda buna rağmen sevdim seni sevmiştim hiçbir kelebeğin düşünmemesi gibi akşama öleceğini ’hiçbir ışığı birbirinden ayıramayan akşam böceğimdin bense unutmuş akşama öleceğini müzmin sabahsız ağaç kaçkını serseri’ seninle öpüşmek bitkisel çay olmalıydı doğanın en doğal afrodizyak etkisi bu fırsatımdı elimden ayağımdan kaçmamalıydı yüreğimle ölçerek zamanı daha çok sevmeliydim komşuluğunu ömrüme kalbimin atışlarıyla saniyeler tutarak avcumun içine alıyorum hasretimi sen olmasan da benim ya hasretin müsveddesi giderken attığın adımların benim bu ay tutulması güneş tutulması gündüzüm ve gecem de müsvedde peki sen gerçek misin? çocuk esnemesi duruşlu ürperen ellerime sıcak kül uçuculuğu şefkatli tün bakışlı rüya endamlı müsvedde ... kendimi ayrılığınla eğittim ölümün uslu çocuğuyum bundan sonrası hani kınıydın doğanın? ... severken ben: toprak enli gök boylu su karakterli rüzgar sesliyim sarılırsan evrenime yeni bir galaksi olur soy ağacımız Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |