Simit Ayran Kırığı
Simit Ayran Kırığı
kumrularımız eksik olmazdı düşlerimizden simit ayran kırığı ayaklarımıza dolaşan bu öğle sonrası bitişli şairliğe özenirdim ben aslında aynı şeyleri şiir sanırdım aslında ben seni sevmeyi tekrarlardım seni özlemeyi ezberimde edan kendimi kandırsam hangi hayat bana inanır suçum büyük vebalim ağır matah sandım hayata tutunmayı derme çatma ayrılığınla izahsız söz hep senden açılırdı parklarla benim aramda fıskiyeli havuzlar gayretli kimler sormazdı ki eğik bakışlarını çakıl taşlarıyla dolardı ceplerim çantam bir hayli ayrıntılarla uzardı zaman kaldırımlar ezik bakarlar ıslıklarıma sensiz attığım her adımda bütün yol kıyısı bekleyişlerinde en yalnızı benim saçak altsız tanımasız serseri köpekler misali her yön benim ama hiçbir yer benim değil soğuk bir kelime dökülür düşümden karanlığa sakın sen üstüne alınma hudutsuz yollar katettim kavgalıyım inatçı akşam yağmurlarıyla dolu buharı yedim kırgınım topal bir aygır gibi yığıldım gölgensizliğime gölgen yoksa nerde soluklansın bu yoksul macera hayalsiz bir taş gibi ölmek istemiyorum çarşılarını anlat bana dokunduğun bir kumaş parçasını ki titresin anılarına yakın olmak keder haritamda baş kentim ol simit ayran kırığı yumuşumda kirpiklerimi kentin olmayı haykırmak istiyorum izahsız Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini...
Sonra otobüs oluyordum,
kırık yarık yoların çare bilmez sürgünü...
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş ovasının yalancı maviliği...
Otobüs oluyordum bir süre...
anımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum,
yanağım otobüs camının garantisinde...
Otobüs oluyordum...
Bir ülkeden bir iç ülkeye...
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum...
sizin şiiri okurken kulaklarımda çınladı
Yılmaz Erdoğanın dizeleri
paylaşmak istedim
kendimden çok şey bulduğum özel dizelerdi
yürekten kutlarım şairi
saygılarımla