yaşamın soy ağacını yaktığı yerde filiz arıyor çocukluğumuz sorgusuz çizgilerde alnımıza yazılan renksiz bir filmi şaibeli bir kimlikle taşıyoruz yeşermeden budanıyor dalları hüzünle eğilen aciz ömrümüz ve kaynağına inmeden hayatın yalnızlıktan can veriyor çoğumuz
cesaret ve korku kardeşliği seçerken karanlık kapılardan hortlayarak kefeni sarılıyor acıların sonsuz bir dirilişe imanla can atarken nabzımız budala bir gülüşle kendimizden olmayana ağlıyoruz
feryat figan ağıtlardan beslenirken ıslığı yasak türküler kahramanını tanımadan öldürüyor kalbi yaralı öyküler sevilenler doğuştan oyuncu seçilenler gönüllü figüran piyonları ise sadece Tanrı seviyor harcanabilirlik kendi senaryosuna kayıtsız kalırken mecburiyet aptal bir kibirle avuçlarını okşuyor suçun kendini ihbar ettiği yerde başlıyor pişmanlığımız cezayı kesenler bozuk bir biyografide rütbeliği severken bilerek unutmayı seçtiğimiz bir vicdan hesabına saklanıyoruz
zamanın içine hapsedilen anlamsız kareleri biz yazmıyoruz maviye boyanan bütün pencereler ulaşılmaza kapatılırken ayaklarımızın kapladığı alanı özgürlük sanıyoruz tenin toprakla seviştiği dünyada sonsuzluk masalı anlatılırken aynada beliren her gölgeyi kendimiz sanıp umarsız tapıyoruz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kim(sesiz)lik şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kim(sesiz)lik şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bütün cocuk yüreklerde kırılan umutlar sonrasında hayata yorgun akışımız...
Hangi el dokunursa arınamaz yürek...
Masum gözlerin her bir damlası yasa bulanmıştır! Bir yorgunluktur ömre yapışan... Ve Kimliğime değecek kadar büyümeyen dilim hangi dem de pörsülendi de kimsesiz kaldı benliğim....
benim için her dizesi muhteşem,anlam yüklüydü..hani seçmek istesem hepsini birden seçerim,ayırt edemem.. günüme düşen en güzel şiirdi..hayranlıkla okudum
kuru bir okumak olmadı şiir,derin anlamlar ve soru işaretleri bıraktı yürekte..şiir gibi şiirdi kısacası
daha çok cümle kurabilirm ama yetersiz kalacağından şüpheliyim
lafın kısası şiirinizde kendimden birçok şey buldum sanki kendim sesleniyormuşum gibiydi..isyansa isyandı bu çağrışımlar..kendi cümlelerim gibiydi sanki
anlatılacak daha çok şey varken yarım bırakılıyor boğazda tümceler..
içinizi yansıtmayan bütün aynalara gülümseyini. .... Bu kadarmı kötü içimiz?
Aynalar bizi gerçeğimizi gösterir aslında. Ama hep terseten.Sağımız sol, solumuz sağdır bakarken.Ki kendimizi bile düz göremezken, bizi yansıtan aynalarda. Nasıl güzenip gülümseyebiriz? Şiir elbette güzel. Faik danışman şiiri,usta işi.
Kimlik, kimsesizlik ve kimliksizlik.
sahi siz kimsiniz?
Selam ve saygılar.
x adamus tarafından 7/23/2009 9:53:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
yaşadıklarımızı (yaşamak zorunda bırakıldıklarımızı) öylesine duru bir dil ile anlatmışsın ki keke söyleyecek çok fazla söz yok…her şey şiirin içinde gün gibi aşikar
aynı labirentin çocukluğu sizi ele veren künyeniz sahi siz kimsiniz? ======================================= Yarına kadar düşünecegim..Çünkü yarınlarda Güneş güzel doğar ...
daha doğumla başlıyor bu içsel melodram ve canımızı kemiren kimlik arayışları sahi neyiz biz? ne sebeple gelmişiz, ne olmaya doğru gidiyoruz emin adımlarla? bunların hepsi sorgulanmaya, iredelenmeye ve düşünmeye değer şeyler ama ne derece sağlıklı bir düşünce sistemi ile? her birey doğduğunda masum ve kirletilmemiş... tanrının üstümüze yüklediği ağır ithamlar ve görevler var ama ki bunlardan en önemlisi de sanırım insan olma potansiyeline vakıf olabilmek peki ne kadar başarabiliriz bunu kurallar, örf-adet zinciri, gelenekler yasalar vs vs... kendimizi mi buluyoruz, yoksa kendimizden mi uzaklaşıyoruz? freud da okunmalı bu bağlamda, ego, süper ego id çerçevesinde asıl kimliğimize ne derece sahip kalabiliyoruz ya da hangi değerlerimizi gizliyoruz? hatalar, günahlar ya da sevaplar çıkmazında sahi bir bizmiyiz suçlu, kaşlarını çatmış olup bitene seyirci kalan tanrı acaba bunda zerre masummu bilinmez tek bildiğim bir hayatı yaşamakla mükellefiz
bir kitapta okumuştum her insan çok uzun tüylü bir köpeğin kılları arasında yaşamaya mahkum pireye benzermiş ve sıçraamayı öğretirmiş hayat onlara hangi pire ki, birazcık yükseğe zıplayıp o tüylerin dışındaki dünyayı merak edermiş işte filozof o imiş kaçımız zıplayabiliriz ya da zıpladıktan sonra keşfettiğimiz yeni olanı açımız algılayabiliriz sorun bu belki de
tebrikler faik düşündürücü, haklı ve farklı paylaşım adına
sevilenler doğuştan oyuncu seçilenler gönüllü figüran piyonları ise sadece Tanrı seviyor ......... hiçbiri olamadım....şair ne olacak şimdi en dürüst aynadır aslında..yalanları yoktur. ... saygılar
'' Tanrı katına şiirler fayda etseydi, Muhammed'e ayet inmezdi ! '' demişti bir dostum.Şiir o gün bugün mercandır kalemlerinizden doğan.
Saltıkçılara karşı verilen mücadele, eleştirinin temelini oluşturur. Aydınlanma mücadelemizin olup olmadığı tartışıladursun, eylemsizlik durumumuzu eleştirisel söylemlerle şiirselleştirmek dikkat çekicidir.
Beyoğlu'nun bir bardak bedava biraya ülke kurtaran şairlerini saymazsak, yol gösterici, ergin ve vicdanlı şairler poetikalarına sahip çıkarlar.Ahlakî sorumlulukları, uyudukları toprağadır herşeyden önce.Toplumsal dönemler, yıkımlar, savaşlar, haklı/haksız ayrılıklar vb...şiirin durağıdır.O durakta inemeyen şiir, Şairinin boş laflarla süslediği nesirden başka şey değildir.
Hayatın geri planında söyleşen cümleler, daha açık bir deyişle kaygı taşımayan şiirler okuyucuya anlık stiller gibi görünür.Oysa, yoran şiirler insan zihninin dehlizlerinde uyanan bir soluktur.
Denilebilir ki, Şairlerin de kendi şiirlerine ve sözlerine karşı yargıları vardır. Kuramsal anlamda boğmayan fakat kendine has bir üslubu olan bu kalemi kutlamak istiyorum. Kendi statüsüne özdeş söylemleri ile dikkat çekiyor.Toprağına saygılı ve insana duyarlı.
Kuvvet ve kudret şair kalemindedir.Estetik ve tarz şiirler yazdığınızı da ifade etmeden geçmek istemiyorum.
Anlamıyorum. Şu anki halime kelime bulamıyorum. Son bölümden öncesine kadar her şey normaldi ama,
"bilin ki;"
den sonra başımda bir şeyler döndü ya da başım döndü. Sert damla akıtan musluğa tuttum sandım kendimi. Niyeliğini kendime soruyorum ama hani Havin, aspendos kalemindesin hazırlıklı ol da derim gelmeden ki önce gelip okuduğumda bir şey diyememiştim saat öncesiydi sanırım şimdi de diyemeyeceğim ama kalem bilsin okura ne ettiğini diye yazmaya çalışacağım.
Bir şiirde kelimeler sevgiliye ağıt yakıyorlardır ya da bağırıyorlardır öfke serenatı sanki. Bir şiirde anne vardır birinde doğa vardır diğerinde baba vardır birinde ölüm vardır birinde terkediliş vardır birinde aşk boğuluyordur vs. vs.Ama burda ne vara gelince;
"herkes-hepimiz" ya da "hepsi - her şey"
kısacası genelin kokusu ve geneldekinin . Şahsen ürperdiğimi söylemeliyim. Öyle de küçüldüm ki şöyle bir etrafıma baktım eriyen bir şeyler var mı diye hani an sonrası için nefeslenecek var mı diye ki şükür ölmedik...
Söylediklerimden okuru anlamıştır kalem. Çok fazla boğmamak gerekirse ki bu kendime kaçış için bahanedir ben hala korkuyorum yukarıya tekrar tekrar bakmaktan. Ters köşe. Anlamışsındır.
Sonra şiir diline gideceğim diyorum. Ama haktır ki utanırım bir şey demeye. Korkarım bir gün hakikaten kalem bir harfi yanlış ya da eksik katsa davete ben onu da görmem sanrımla hesaba tutulduğum gibi şimdi. Bu kalemin endamını seviyorum. Ve gerçekten böyle şiir görünce mutluluğu tadıyorum.
Hep ol, hep ol ve hep ol...
Daimliği nazar niyetine boynuna assın kalem hem gücü hem mavisi olsun onun.
aynadaki siluetime bakıyorum..ne mi görüyorum…adı olmayan bir koca ülke..koyamadıkça da adını hiçleşmeye giden..ahh benim ülkem..kokusunu tütsülere sardığım, yarım ağız bir sevdayla bağlandığım…çıkmazım / çıkılamazım…en sevecen, en kızgın yanlarım… düşmüşüm bir deli eyleme…yaşım 17…baktıkça aynaya görüyorum ki gittikçe küçülmüş bu deli…ama hep üzerinde yine aynı gömleği..
kim(sesiz)lik mi dedin şair…ben varım ya şimdi…ve kendim… aynanın sır tarafına hiç düşürmediğim … hep gördüm bakınca görmek istediğimi… işte hal böyle olunca sır arkasını da görüyor çıplak gözle bakan aynaya…
yakılan kitapları görüyorum, dilime yasak duran türkülere kim engel..içimden geçiriyorum…ben söylüyorum onları çığlık çığlığa…tehlikeli şiirler yazıyorum ülkem kokan… insan diyorum ..insan...biraz basit . biraz sıradan… hani basit dediysem kendi gibi..düşmeden içinde bulunduğu metropolün keşmekeşliğine.. düşündüğü yaşadığı tanıdık..biraz sen yani..biraz ben.. Kafa tutabilmeli..kullanım süresini dolduran hayat değil de bizlersek..hakkını sapına kadar vermeli bu sürecin.ezilmeden, büzülmeden..zaman kapkaçcılığı yapmadan,hüzün korsanlığına soyunmadan..ne eksik..ne fazla ..tastamam..
ahh şair..ne yapayım ben içerde açılan isyan bayraklarını…çıktı mı meydana..en azından sahibi olduğun ayak izin ırgalanmalı…sahiplenebiliyor musun dağına taşına…hiç sevmediğin bir kentin kaldırım taşına…işe çıkmış orospusuna, tinercisine, hacısına, hocasına…insansın yaa. Hakkın yok ayırım yapmaya..
ama..gel gör ki insan kodlu yaratık…soyunuvermiş en komik soytarılığa… gülmek mi şair..midem bulanıyor…o kadar bulanmakta ki bir kussam tüm insanlık batacak sanıyorum..savaşlar kusuyorum, fuhuşlar kusuyorum… susuşlar kusuyorum…vurulan kuşları,kuruyan ırmakları, dolan denizleri kusuyorum…anlıyor musun..kus kus bitmiyor..bitiremiyorum…
ne çok sahiplenmişiz bizim olmayan bu dümeni..
ses oldun sesime...eyvallahım çokça....
Faik Danışman................yakışandı bu.... öpüyorum insan yüreğinden...
Sevgi Kaya tarafından 7/22/2009 3:47:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Anlatamam ki duyduklarımı, kilit vurdular dilimize...Zaman harcadıysa da tüm hecelerimizi hala yaşatabilmeye yeminliler görünce seviniyorum. Bilen olmaz ki hali olamaz ki bunun bir tasviri...
Ama aspendos yüreği, kalkan gibi tüm zavallılıkların mermilerine.
Ve sonra başka yıkım göçüklerini yüreğinin demirinden alabilmek.