Okuduğunuz şiir 2.2.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Sevgiye Dair Sureler II
içimdeki harflere annelik etmeden önce sadece bir yabancıydın kirlenir diye içindeki beyazın sahiline vuran gözlerimi her sabah sessizce yüreğinden topladım dönüşsüz bir sürgüne gönderdim habersiz gözlerimden fırlayan bakışlarımı Tanrı’nın yüzünden emanet alan gülümsemelerini yalın bir fotoğraf karesi olarak ezberliyordu aklım deliliğimin ayakuçlarına koştukça büyüyen bir yol çıkıyordu bedenimden fırlayan kalbimin isteğine boyun eğdim sevdim…
ellerim saçlarının ikliminden bir mevsim büyütüyordu düşmeye hazır her yaprağına berrak bir suyla beslendi niyetim uzanıpta tutamayacağım kadar uzak kucakladığımda içime yaz getirecek kadar sıcaktın gökten düşen her damla yağmur resmine benziyordu topladım içime çektim büyüdüm şimdi avuçlarımda seni yansıtan hayallerden bir göl biriktiriyorum
aynı sokağın tavanını öpüyordu her sabah nabızlarımızı hızlandıran adımlarımız aynı yüreğe can veren bir rüzgarın ılık nefesinden içiyorduk bütün cesur çocuklarımı topladığım bir zaman dilimi dilimin alfabesinden sana dair sureler beliriyordu tüm bayramların toplamıydı adın Sevgi. dedin sevgilim.dedim sarıldım…
Ahh ! dudaklarına ay vurunca yalnızlıkla öpüşen sevgili güneş kadar boyum yok dileklerin kapısı bir yıldız değil gözlerim sen bana bir satır gel. ben sana bir ömür yazayım...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sevgiye Dair Sureler II şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sevgiye Dair Sureler II şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
hatırlamanın zor olduğu topraklardan geliyorum sırtımda ağır vebal elimde sıradışı bir duygu gözlerimde yuvalanmış endişe sevmek diyorsun ya sevmek bir insanı şehir şehir ülke ülke sınırötesi buluşma bu ağrısız zamanların unutulup kolların iki yana başın omuza düştüğü haller çatlamış göğüs kafesi kırık köprücük kemikleri uzansan canın yanıyor hamlesiz suskun gidiyor gidiyor uzanıyorsun tüm acılara rağmen elin tersine düşüyor umutların gözün sızladığı yerde buluşuyor söylenemeyenler ılıyor yüreğin ılıyor yüreği utanıyor ıslığına düğüm atanlar bu bir kargaşa değil bu bir kördüğüm değil bu sıtmaya tutulmuş bir hal önünde iki seçenek var ya teker teker patlatacaksın eline tutuşturduğu balonları ya da salacaksın gökyüzüne bilmez misin saklansalar da yıldızlar küsmezmiş bize....
Klişe ifadelerden arınmış, orjinal ve özgün imajların bel kemiğini oluşturduğu olağanüstü bir güzellik. Şeklin kırıldığı noktalarda yapılan vurgular ve ses bir konçerto dinler gibi zaman zaman yükselip en bastan vururken aniden kesilip minimal düzeyde tüm duyguyu topluyor... Öz sesi öylesine güzeldi ki.Sevgi mahremiyetinin yaz gibi sıcak dokusundan damarlara işleyen , duyguyu fikire yol eden olağan üstü bir sentez.Dil, ses, uslûp, ana tema ve onu besleyen yan metaryeller genişletip ,toplayan duygu meteforları...
İlk bölümde sevgiliye bakışın resmi çizilmiş onun fiziksel özellikleri .Kalp ve ruh aynasına ; sevgilinin objektif ve subjektif unsurları, davranış ve özelliklerinin anlatıcının ruhundan süzülmüş halleri.
Sevgiliye atfedilen bir beyazlık sıfatı mesela, temizliğin, saflığın güzelliğin sembolü, yine " tanrının yüzünden emanet alınan gülümsemesi " Ah nasıl bir benzetmedir nasıl bir güçlü anlatımdır.Nasıl bir duyuştur , duyuruştur ...
Sonra, bütün bu duyuşun anlatıcının hal ve yaşamına etkileri sırayı almış.Yine sevgilinin özellikleri eşlik etmiş bu duyuşa. Sevgilinin saçlarından büyüyen mevsim... mevsim yaratıyor sevgili ...olamaz böyle bir şey mevsim , hem de yaz sıcak aşk gibi...kesinlikle aşka yakışacak en güzel mevsim adı yazdır. ışığı en fazla , karanlığı en az mevsim, gecesi en az ...heleki sevginin duyumsatışındaki içtenlik ve coşkuya en yakışan duyuştaki derinliğe hayran kalmamak ne mümkün ?
Yalnız burda yaz imajı ile yağmur imajı arasında anlamsal bağ kurmakta zorlanmadım desem yalan olur.Hoş şiirde çok anlamın aranmasına karşıyım ama hissettiriş çağrışım gücü olarak sanırım yazın yağmurlaşması yönünde bir metefor oluşturma gayesi güdülmüş bu şekliyle de düşünürsek tezatlık sanatından yararlandığını söylememiz yanlış olmaz sayın şairimizin.Yaz ve yağmur.. hem aliteresyon hem tezatlık sanatı iç içe..muhteşem bir kurgu... yaz yağıyor göl oluyor avuçlarında ... sevgili seveninin yanında...
Sonra bu sevginin birlikte, " biz " olarak duyumsatışı anlatılıyor.Yaşanması .Öylesine güzel dengelemiş ki sayın şairimiz imaj, imge ve anlatımın açık kapalılık oranını... hiç ortada öylece kalınmıyor bir bakıyorsunuz deli poyrazlarda ordan oraya savrulmuşsunuz bir bakıyorsunuz kök salmış beklemeler sessizlikten yüreğiniz çınlıyor.
Yukarda bahsetmiştim ya hani konçerto dinler gibi bunu anlamsal ve sessel her yönden değerlendirmek yanlış olmaz.Hem ses hem durak hem anlamsal... Mevsimler yaratılıyor, yağmurlar yağıyor aşk...sonra birlikteliğin verdiği sonsuz huzur ve mutluluk sukunet sessizliğin deminde ...olağanüstü
Ve final ...
Aşka dair temenni ve dilekler Ve gerçeğe uyanış... , finalin asaletine, sona yakışır bir duygu ve oluş eylemi... Yine artık sayın şairimizin aşina olduğumuz kalemine o muhteşem imajlarla yansımış.
" Ahh ! dudaklarına ay vurunca yalnızlıkla öpüşen sevgili güneş kadar boyum yok dileklerin kapısı bir yıldız değil gözlerim sen bana bir satır gel. ben sana bir ömür yazayım... "
Geceleri yalnız kalan sevgili " ay ışığı imajı " ... burda sevgilinin hep karanlıkta olduğu bir hüznü başa çıkılmaz büyük bir sorunu olduğunu düşüncesini anlayabiliriz sanırım.Yine ikinci dizede" benim güneş kadar boyum yok " Aynı imaja devam edilmiş ay ve güneş.... ikisi birbirinden farklı zıt olan doğa metaryelleri.Biri gece biri gündüz çıkar.Geceleri yalnız kalan sevgiliye yalnızlığını giderebilecek ışığı verecek kadar güneşe yetişemeyeceğini ifade etmiş şair burda... bir imkansızlık... ! balyoz gibi bütün o güçlü duygunun üstüne inmiş... Sevgili en göklerde... en göklerde... ay ışığı çıkınca yalnız ancak güneş açınca ışıkla yüklü olunca yalnızlığından sıyrılıyor... güneş kadar olmayı dilerdim demiş şair güneş kadar boyum olsun ki sana yakın olayım..yalnızlığını paylaşayım seni yalnızlıktan kurtarayım ama... malesef... oFF ya mahvoldum resmen yemin ederim ...ne güzel sevinirken coşkulu güzel hoş bir duyuşu yakalamışken... oldu mu şimdi ? bu hüzün bu kadar hüzün üstelik ..
Yine de son deminde umutun peşinin bırakılması, çaresizliğin tam anlamıyla olmadığının az da olsa kapısının aralanmasına çok sevindim... kısaca şiir gibi şiirdi. Teşekkürler bu güzellik için.Yetkin kaleminiz varolsun.Selam ve saygılarımla.
Şükran AY tarafından 2/3/2012 10:30:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
bu güzel yoruma ve değerli emeğe teşekkür edemeden geçemeyeceğim..ve bu yorum sebebiyle sayfaya uğrayan okuyan yorum yapan herkese teşekkür ediyorum.
genel tasvir itibariyle doğru tanımlamalar.sevgi ve sevgilinin yüceltilmesi akabinde şairin kendi çizdiği ütopyanın verdiği haz vs.
finalde hüzün..sadece olasılıklar üzerine ince nüanslar bazen iç yaralar. güneş hergün bütün ihtişamıyla doğsa da her ülkeye sıcaklık götürmez.yıldızlar her dileği kabul etmez..ama yinede mühim olan istemek ve talip olmaktır..
herkese sevgi ve saygılarımla....bir teşekkür de seçki kuruluna tabiki..
sen bana bir satır gel. ben sana bir ömür yazayım... .............. Bu iki satır dahi yeter ..... Teşekkürler, tebrikler Faik Bey, .......... Gözüne acı yaş değmesin.
Ahh ! dudaklarına ay vurunca yalnızlıkla öpüşen sevgili güneş kadar boyum yok dileklerin kapısı bir yıldız değil gözlerim sen bana bir satır gel. ben sana bir ömür yazayım...
DİZELERİ VE MÜKEMMEL FİNALİ İLE YERİNE ÇOK YAKIŞAN DİZELER TEBRİK EDİYOR BAŞARILARINIZN DEVAMINI DİLYORUM SAYGIMLA.
Ahh ! dudaklarına ay vurunca yalnızlıkla öpüşen sevgili güneş kadar boyum yok dileklerin kapısı bir yıldız değil gözlerim sen bana bir satır gel. ben sana bir ömür yazayım...
Çok güzeldi, yüreğinize sağlık Faik hocam, gönülden kutluyorum değerli kaleminizi. Sağlık ve huzurla kalınız mutluluklar içinde...
sırtımda ağır vebal
elimde sıradışı bir duygu
gözlerimde yuvalanmış endişe
sevmek diyorsun ya
sevmek bir insanı
şehir şehir
ülke ülke
sınırötesi buluşma bu
ağrısız zamanların unutulup
kolların iki yana
başın omuza düştüğü haller
çatlamış göğüs kafesi
kırık köprücük kemikleri
uzansan canın yanıyor
hamlesiz
suskun
gidiyor
gidiyor
uzanıyorsun tüm acılara rağmen
elin tersine düşüyor umutların
gözün sızladığı yerde buluşuyor söylenemeyenler
ılıyor yüreğin
ılıyor yüreği
utanıyor ıslığına düğüm atanlar
bu bir kargaşa değil
bu bir kördüğüm değil
bu sıtmaya tutulmuş bir hal
önünde iki seçenek var
ya teker teker patlatacaksın eline tutuşturduğu balonları
ya da salacaksın gökyüzüne
bilmez misin
saklansalar da yıldızlar küsmezmiş bize....