SESSİZLİĞİN BENDE SOLUSUNHasretin aşk rüzgarındaki bıraktığı ize Git ki sessizliğin ben de solusun ne zaman yalnızlığımı sana getirsem kapıda karşılıyorsun sanki işlediğim günahları sevginle tartıyorsun hasret ağır basıyor yerden kesiliyor ayaklarım boynuma sarılırken sıcaklığın bir yerlerime dokunuyor sanki o an içimdeki kadın üşüyor saçların kızıla çalıyor gözlerimde bir zaman kim bilir belki gözlerinde akşam oluyor ne zamandır diyorsun ne zaman hasretini içimde saklıyorum diyorsun ki sen aşkı içinde saklamayı ustalık mı sayıyorsun aşk aynı ateşte bir olmak aynı yangında kül diyorsun diyorsun ki hasretini vur bağrıma süte dursun göğüslerim geldin ya daha ne isterim ne zaman yorgunluğumu sana getirsem duvardaki kırık aynanın karşısında üstü güllerle ’ seni seviyorum ’ yazılmış ipek örtünün üstünde ağırlıyorsun ne zaman cesedimi sana getirsem yüreğine mezar kazıyorsun öldüğüme değil de seni yalnız bıraktığıma ağlıyorsun ağladıkça bana akıyorsun 15 Temmuz 2009 datça İsa İnan |
yüreğine mezar kazıyorsun
öldüğüme değil de
seni yalnız bıraktığıma ağlıyorsun
_____________
Çığırtkanlar gibi serzenişler var
Ahım duvar kazar tırnaklar ser
Duyumlarda avazlar var seslenen ölüm gibi
Yerle bir yalnızlıklar var beslenen dem gibi