NE KADAR TANIDIKbir nehir olup, akmak istemiştim kuraklığına küçücük bir suydun gelen çekmiş, tüketmişti kaynağını dingin bahçenden çıkarıp hayatın, sıcak kucağından almışlardı seni öyle diyordun / dostum dediğim! oysa sen siyahlar içinde bir gölge akla zarar / hırslı, hınçlı edânla kirlettin bendeki beyazını pusunda ısırdı hâtıralar çaldın bu beni yerden yere sen / başı dışarıdayken bile kabuğunun içindeki kaplumbağa yüzeyindeki kaplı sır kırıldı gözlerinde tünemiş, düşmanlık ateşinle görmeyen gözlerimi ıslatırken gecen etrâfından uzanan, kor(kör) maşalar değdi yüreğime gösterişlerin mihrâkına aynaların bulanıklığında bakarken kendini, hayâllerde büyütüyordun aslında sen gerçekte, özne sanırken kendini alışamadın nesne olmaya! korkulu bir uykudan, uyanamazken düşlerin amansız bir savaşın ortasında tutukluluğun pençesinde zehir zemberek tükürdü dilin! hayat kırıklıklarım öyle çok ki benim… varsın, bir de senden olsun ne çıkar ! ne kadar uzak / ne kadar yabancı ve ne kadar tanıdıksın ömrüme… (....gül diye tuttuklarımız sırf dikenden ibaret bazen; aldanmam deme artık gözüm...) Hâdiye Kaptan c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
dostluklar daha belirgin
yabancılar daha yakın
en güzelini zaman belirler
sitem yerine beklemek gerek...
Dost deyine hep benim
hep içimde
ötesi sadece bir ayrıntı.....
güzeldi dost...