SICAK KÜLLER
bir kuşun uçuşu ansızın !
bir bulutun içinden âni bir pikeyle, bir ağaç üzerinden... göremediğin / bir önceki günden ; sonraki gün arasında, dünyâya gözünü açan yeşil, minik bir filiz gözüne gözüne giren bir tomurcuk tanesi... sabah uykusunun mahmurluğunda, güne açılan çocuk gözlerin; yanıbaşında duran bayramlığının sevinci gibi ! yaz bitti derken, içimdeki doyumsuzluk, soğuk boşlukken ! gelen pastırma yazının ilk yaz gibi, kucaklanması yeniden akşamın tenine değen, ılık meltem ağlamaktan yorulup, uykuya dalan çocuğun yüzüne değen, anne eli gibi ! ayak seslerinin, sıradan günlerin, sarılığına boyanmadan aramızda söz bitmeden avazım sensizliği çağırmadan çıkıp gelsen âniden / şaşırtsan kalbimi ! buzumu, yasımı, çözsen dilimi… bu son hayâl kırıklığım / son göçebeliğim olsa elinden bitirilmemiş cümleleri tamamlasa dilin… kök salamadığım ikliminden, âzat etsen beni ! ölesiye korkuyorum, unutmaktan seni ! başı sonu olmayan, bu karanlık boşlukta maraz bir tutku / onmaz bir hastalık gibi kafamda ürettiğim, bir güzellik olmadığını söyle gizemli rüzgârında sürüklenirken; geç kalmış bir aşkta mutluluk umudu, olduğunu söyle bana ! sönmüş bu volkanın, külleri sıcakken hâlâ ! âniden, çıkıp gel bana ne olur…. Hâdiye Kaptan (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
"korkunun tarifini yap" dedikleri zaman hani tıkanıp kalır ya insan ve hemen "korkuyorum işte ne bileyim" der geçiştirir...aslında onu anlatmak bile korkutur o an için...işte bu sözle yaşadığım şey bu...şiirni okuduğum ilk andan şu dakikaya kadar hep aynı korku içimde...insan ölmekten korkmaz da unutmaktan nasıl korkar...?içimde ki bu muamma birgün aydınlanacak ben de biliyorum,lâkin yine de korkmadan yapamıyorum...
çok teşekkür ederim sahaf...üç gündür bu korku ile , daha çok uzun bir zaman yaşayacağımı öğrettiğin için...
sevgimle...