Avazımın Çıktığı Kadar
Avazımın Çıktığı Kadar
kırmızıya değdi kışım tatlı dudağına inat etrafıma sıçrattığım son akşam hışmıyla yollarını gözlemliyorum karga şirinliğiyle anlaşılmak istemiyorum beni anlama olur mu istersen inanma her taşın altında seni bulduğuma alışkın değilim bilmiyorum bana inanılması nasıldır avazımın çıktığı kadar ağlayabilirim sonra inanma anlama alışkın değilim yalan bil doğal doğrularımı öldür sende eylüle hazırlandığımı böcekler kışa hazırlansın ölüşümle tanrıçam oldu inanma anlama ne yapalım sen de herhangi bir bir daham ol herşey kışa kapansın can olsun ölüşüm yaz gülüşlü bu aşkın yalan olduğunu ağzın kulaklarında ilan et dünyaya inanma anlama alışkın değilim elinden geldiğince inkar et en azından ulu orta ağlamaya hazırlanmalıyım inanacaksan da o zaman inan anlayacaksan da o zaman anla çarşılar seni anlatmaya yeltenince kol kanat gererdi çok geç oldularım intiharıma yağcı son pişmanlığıma yelkenleri suya indirirdi sözüm ona erken saatlerin çocuk sesleriyle uyanması en acılı aşkların iltihaplı yaralarına affet beni saçlarına ilk dokunan ben değilim diye doğrularımı gözden çıkarma ’kaburgalarımın altındaki kayıp dünyada bir sen varsın kirpiklerinle yarattığın depremler su götürmez varsın kimseler bilmesin bir sana yakışırdı zaten kayıp dünyaların inanması ve anlaması zor kadını olmak ne vardı sanki merhaba gidişli hoşgeldinim olsaydın elveda gelişli hoşçakalım benim...’ geçitlerimi tamamladım sayılır son bir kışkırtıcılıkla değil ama ne sütten ağzım yandı ne yoğurdu üfleyerek yedim seni hem pastoral hem de lirik sevdim geçitlerimi tamamladım sayılır bana inanmadığını bağırıp çağırıyorum kimseler duymuyor yedi kıtalı öte dünyalı sevmiyorum sayıları kapılalı sonsuzluğuna acını tanıyalı beri ölüme gerek duymuyorum olgun olalım desem anlar mısın hançereme ne sapladığını bağırsam sen oluyor bütün büyük harflerim konuşsam noktasızlığımın imla gerekçesi duraklarımsın çoğul anlamlı yalnızlıklarımın peşime çıktığı tek sürek avı şimdi gözlerini kapat ve beni dinle çatı katları güvercin yumurtalı evlerimin beyaz konukseverliğini elinden kaçırma beni anlamak ve bana inanmak için nedenler arama başsız ardsızım eskidendim yenidenim küçük yaşlarımda ellerim çok çatlardı soğuk keserdi parmak uçlarımı hayırsız sobamızın başında canımın kan acısıyla ağlardım seni görünce ılık suya girmiş gibi oluyor ellerim unutuyorum ağlamak istemediğimi şimdi gözlerini kapat ve beni dinle: tan alasını özlet bana seviyorum seni... tapıyorum sana... Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
Duygu sağanağı ve çok güzeldi.
Kutlarım.
Saygılarımla.