Eski bir kapının gıcırtısı altında kaldı aşk Geriye kalan tek adımlık hiçliğin boynuna sarılmasıydı suskunluğun.
Bir kum saatinin içinde barınan zerrecikler kadar yalnızız Zaman karşımızda boynunu eğip duyguları hür kılana kadar Tutsağız Bir mısradan bir kıtaya Okundukça yürekte yer eden şiirde iki yabancıyız...
Son nefeste bulutlara sarılacaksa bedenim Gölgemden daha kısa bir adımda kaplayacaktır yokluğun bedeni Yükseldiği kadar olgunlaşacaktır duygular Sıfır noktasında donmaya yüz tutmuş eşk çehrede İki yanakta birbirine hasret iki buse beklemekte...
Yârim... Bitmeye yüz tutmuş bir ömür kollarına uzanırsa Dile düşmemiş ütopyamızda yeni bir nefes verebilir misin aşk’a...
Korkma salmayacağım kırgın anılarımızı Bin parçaya bölünmeyecek yaşanılanlar Bir bütün olarak sunuyorum yalnızlığa masalımızı
Elde avuçta bir fotoğraf bakacak donuk gözlerime Güneş ile ay kaçtıkça birbirlerinden İlk önce sararacak Sonra yıpranacak Sonra unutulacak İki dudak arasında bir devir İsminin yankısı ile son bulacak...
Aşk’a yenik bir savaşçı olmak istemedim hiç Kaçamak bakışlarla fethettim bin bedeni Bir bedende yakamoz eşliğinde tükendim
Yanık bir sayfada yarım bir hikâyeyim Kanatları kırılmış pervane gibi sahipsizim Cihandan cihana gözyaşları ile inşa edilmiş harabeyim
Düştükçe acıyor saflığın canı Her kalkışında bir adım daha uzaklaşıyor toyluğundan aşk Çivisi düşmemiş bir kaç çerçeve kalmış duvarlarında yüreğin İsimler unutulmuş Yüzler tozlanmaya yüz tutmuş Nil’den bir bakış kalmış geriye Susmaya karar kılmış bir hikâye Üzerine kazınmış bir başka betimleme Aşk bu gece de nöbette...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İki Dudak Arasında Bir Devir... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İki Dudak Arasında Bir Devir... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Eski bir kapının gıcırtısı altında kaldı aşk Geriye kalan tek adımlık hiçliğin boynuna sarılmasıydı suskunluğun.
Bir kum saatinin içinde barınan zerrecikler kadar yalnızız Zaman karşımızda boynunu eğip duyguları hür kılana kadar Tutsağız Bir mısradan bir kıtaya Okundukça yürekte yer eden şiirde iki yabancıyız...
Son nefeste bulutlara sarılacaksa bedenim Gölgemden daha kısa bir adımda kaplayacaktır yokluğun bedeni Yükseldiği kadar olgunlaşacaktır duygular Sıfır noktasında donmaya yüz tutmuş eşk çehrede İki yanakta birbirine hasret iki buse beklemekte...
İkiyi bir eden aşksa beklemeye değer bir buselik bir zamanda... zaman aşk(ı) tut(ul)masında...