CAN SIKINTISI MELEKLERİardımda dünleri yakılmış bir köy duruyor, yarınları bilinmeze saklanmış ben boş peronundayım istasyonun, rayları hiç tanımadığım otlar sarmış gelmeyecek treni beklerken gözlerim, yazdığım her şiire ayrı ağlıyorum içimden istim buharlarını boşaltırken sanki daha çok karaya vuruyorum derken bir silah namlusundan yükselen, kanat sesi doluyor kulaklarıma ölümden kaçıp barışa koşan bir güvercin, gelip konuyor kedilerin arasına karakalem resimlerin bütün dalları çiçeklenmeye başlıyor, işte ne güzel bir çocuk kan yerine boyalı parmağını sürüyor yüzüne, bu daha da güzel .. kedilere ve güvercine o çocukla beraber el sallıyoruz ve koşar adımlarla ağaçlara doğru gidiyoruz. * /Dallarına saplarından tutunmuş iki olgun meyve. Birisinin al boyamış yüzünü de diğerinin yanakları hala pembe. Şöyle hafiften bir rüzgarın esmesini bekliyorlar besbelli. Dalları sallanacak ki değecek birbirlerine elleri. Ben de beklemez miyim, bir rüzgarda açılmasını perdenin ………./ dört yanım bakımsız meyve bahçesi, ortada duruyorum ellerim havada gölgeleri düşlerimden tanırlar beni oysa, yani tüm ağaçlar benden yana çakı izlerim kabuk bağlayınca gövdelerinde, kırağı çalardı mevsimlerini ama görüyorum ki şimdi, bir rüzgar bile esmiyor ki çıkartsınlar seslerini yağmur yağıverse birden damlası yeşil yaprak, içinde bir hayal çırılçıplak orman böyle doğurur bereketi, her nefeste dans eder gibi gözlerden uzak .. yeşil yaprakla ikimiz bir dereye kendimizi bırakıyoruz ve açık denizlere doğru sırtüstü yüzüyoruz. * /Gölgeleri yelkenlerden güverteye düşen iki martı. Nasıl da kıskanarak izliyorlar şarabın ısıtamadığı gecelerde, sevişerek kaynamaya bırakılan yalnızlıkları. Karanlık ve çılgın mavinin tam ortasında dalgalanan bir yeşil vals gibi, ben izlerken seni neden bulut rengine dönüyor gözlerim………/ kolay olmadı çocuk yüreğimle, çizmek deniz resmini ve üstüne bir gemi baharat korsanlarının masalını dinledim, ne zaman alsam elime kalemi anlatmadılar bana yaşamda yokuşsuz yolların, sadece denizler olduğunu dalga boyu atılan her kulaçla, yarının içinin bugünden umutla dolduğunu şimdi bak canımın içi gökten iniyor ufkumuza, kanat takmış bir ıssız ada sıkıntılı zamanları biz yaşayalım ki, yarının aydınlığı kalsın çocuklarımıza .. bir çocuk, bin çocuk, milyon olup kanat takıp uçuyoruz güneşe bakıp bir an, gözlerimizi yumuyoruz . |
Kutlarım.