hüzünlü anlar kitabındankim anlatabilir ki şu küçük kıza acının kirpikleri kadar uzun ve bilhassa saçları kadar kısa kesilmiş bir öykü olduğunu saklanmak için kendine dörde katlanmış mendilinde solmuş anne bakışları kısa keselim demiştik ya bu hikayenin başında saçları gibi ucundan azıcık düzeltilmeli rötuşsuz fotoğrafları kaderin ve acilen kabul edilmeli hicranlı çocukların kanun hükmünde kararnameleri yanında konuşulmuyor ya... suskunluk, o sulandırılmış kara ve bir ömür boyu yara annenin hiç dökmeden yedirdiği dökmeyen cennete gider... dediği nar taneleri nur taneleri annesinin bir taneleri hiç lekesiz beyaz poplin gömlek annenin en son giydiği ayan beyan ayaz beyaz ve ölüm, ölüm beklenen misafirdi maalesef evde yokuz denemedi belki de sırf bu yüzden basireti bağlanmış dillerin ah o varmayan dillerin… bir daha denenmeli başka zaman bekleriz … sokakta tanımadığın acılarla sakın ha konuşma... diyen de yoktur artık pek oralı da olmuyor peşisıra dolaşan hüzünlü insanların aldırmıyor artık nisanların sonbahar aylarından sayılmasına peşinen öğrenilir en hasından ilk kural düşmemek en birinci düşerken kaldırılmalı kuralın ikincisi ağlanmamalı annenin adıyla olan olduktan sonra susmak noktalı virgül en iyisi ağlamamak... sonra hep anne diye ağladığı yerleri acır insanın hep annesiz yerleri ağrır sonra… ne sonrası sonrası yok bunu kafana sok … peşin peşin yaşanmışsa yoksunluk acısı taksit taksit ödenir nasıl denir bir nev’î, bir nev’î en hayırlı vefasızlık unutmuş gibi yapmak dönmeyeni gel küçük kız çekinme hüzün içimizden biri oldu artık içimize içimize döküntüsü hasretin kızamık halleri hep içe içe açan yâreleri tomurcuk gülleri sanıyorlar oysa ne titreyen dizleri vardı hayatın ne öksüz kızlar kadar içine dik yokuşları yok öyle bir şey… şu umursamaz duruş dışarıdan bakınca çoktandır söylemiyor önünden anne geçen şarkıları dudak tiryakisi teselliler kifayetsiz hep içine içine çekiyor fırtınaları içinizden kim söyleyecek şu küçük kıza gamze çukurunda unutulmuş gülüşlerin bu evden taşındığını geri gönderilmiş mektuplarda mahçup kırmızı “ADRESTE BULUNAMADI” ibaresini Son defa soruyorum hepinize… Kim söyleyecek küçük kıza içinizden günnük ağaçlarının gölgesinde uyuyan yitik anne baladını öksüz kızlar serenadını söyleyin içinizden kim boyayacak şu küçük kızın göz boyama kitabını dışına taşırmadan ve bakışlarından utanmadan bakışlar ki yüzlerce kırık ayna yoksa çok mu sevimsiz gelir cevap bulmak şuncacık bir kız çocuğunun kısa kesilmiş sorularına ve yine peşisıra gelen günler devamsızlıktan sınıfta kalıyor kısa konçlu mutluluklar okuldan dönmek istemiyor ayakları her gün evde yer değiştiriyor bir çok demet kuru çiçek bir çok çelenk iskeleti bıktım artık şu evde bekleşen anılardan... …geri geri gidiyor ayakları ne küskün bir akşamın şarkısıdır bu böyle ne çok yılgın ne çok kırgın hiç biri değil… pencereler bakılmaktan yorgun kapılar içine içine kapanmaya alışık ulaşılmaz anları vardır ya her insanın ilişmeyelim ev ödevini tek başına yapsın küçük kız hiçbir yardım almadan hüzünlü anlar kitabından resim-Always Welcome -1887 Sir Lawrence Alma Tadema |
Suyun üzerinde uykuya yatırdığım kalbimi
gidip alıp gelsem ve buraya bıraksam diye geçti
içimden
muazzam bi anlatım
muazzam bi ahenk
su gibi tertemiz berrak ve akıcı
en çokta gökyüzü gibi
en çokta gökyüzü gibi
----------------------
***