İstanbul hâtırasıbeherî seyr-ü seferinde, kaytan bıyıklı GÜLCEMÂL VAPURU fe Suphan Allah! tarifeli, tarifesiz her seferinde laf atar durur imiş, rivayet KIZ KULESİ’ne çımalar burma, istimler salma, maziden kalma ah..İstanbul hatırası hayâsızlık zinhaaâr... serde delikanlılık var kendi meşrebince... koskoca HAYDAR PAŞA zaten kalmış mış KARAKÖY-KADIKÖY arasında bir de Balkan Harbi’nin hicabından muzdarip yine de, çatık kaşlarının arasından gülermiş bu duruma martılar çağma temaşâ gırla alkış kıyamet ah..İstanbul hâtırası kaç Konstantin’e polim yapmış kaç Konstantin uyutmuş koynunda nâmı müseccel marka amma velâkin bizim nazlı kız, geçmişi KANDİLLİ biraz da korka korka anlatmış hâl-i pür melâlini baba bir, ana ayrı Ceneviz kırması korsan yarması acemi oğlan mübdelâsı abisi ya…GALATA KULESİ haayt ulaaan!.. diye naralanınca lacivert bir öfke düşmüş KULEDİBİ’ne NEVE ŞALOM demiş ki… “ karışmadık kaç yüz yıldır be kuzum... biz bu haytanın işine yine de karışmayalım bize ne.” BEBEK uyanmış, ağlamış HAYIRSIZ, KINALI, HEYBELİ saklanmışlar BÜYÜK ADA’nın arkasına üç aylık düşük yapmış korkusundan KANLICA önce düştü bayıldı EMİRGÂN Korusunda öyle bir ah ki…çekilirken derinden DÖRT MURAT HAN hatırası süzüldü gözlerinden neyse…kısa keselim LALE DEVRİ kapandı NEDİM düşünce damdan duyunca şamatayı SARAYBURNU’ndan gelmiş GÜLCEMÂL’in amcaları, dayıları iri kıyım, kapkara mazisi loş vapurlar hepsi kopuk takımı hepsi de ARABALI haydaaa! bu da bir nev’i pehlivan tefrikası "Binbir Gece İstanbul Masalları’ndan. I.fasikül" |
Ben şiirsedikçe gelip bu mahallenin; evlerinde, odalarında gezinip duvarlarını, nakışlarını, gaz lambalarını, tramvaylarını, vapurlarını, balıklarını sevip sessizce geçip gidiyorum.
Bir ses bırakayım dedim bu sefer.
Teşekkürlerimle Değerli Şair.