Hayatı Algıla
kaçamaklarımı kent anlıyordu
ala bir siyahlıktı bu nasılsa damağımda gidişinin burukluğu yalnızdım ağaçlar asla senleşmiyordu Nisan akşamında ağlamış oluyordum doğal ölmelere karnım toktu yumduğun gözlerinde ölüyor muydum zaman benim olmayışını beynime mıhlıyordu beynim oluyordun hayatı algılamak tek adındı hiçbir kentin ikindi çayında birlikte üşümüyorduk ben durup durup gülüşlerinle uğraşıyordum saçların mutsuzluğumu saklamaya yetmiyordu bayram çocukları eksik olmazdı yanından sonbahar ortancaları gibiydi gelişin serpilişli senden çok gelişinin üzerine eğilirdim böyle kan revan kırpık kırpık gelişlerine meyilliydim kalp atışlarımın iklimler üstü coğrafyasıydın sadece seninle sevişmek vardı işimde gücümde ıslak limon kokulu soluşlarında kaybolmak istiyordum çaresiz kalırdım rüyalarımındın rüyalarımı kıskanırdım gerçeklerse üstümü örtmezdi hiçbir yolun başında değildim dağ taş kalmazdı yüreğime yumulmadık ama o ben değildim benleştiğim zamanlar dudakların karşımda olurdu sevişli sana aşk otundan bir hayat örüyordum kördüğümlü kendimi hayatsız bırakıyordum şefkat görmemiş bir vazo gibi kırılıyordum gözyaşlarım ayaklarına mı kapanıyordu cüretkarca istiyorum saçlarının tenime yayılışını yağmur bulutları gibi kaplasın yalnızlığımı sıcaklığın yapış yupuş terin kokmalıyım mimlemeliyim orada ömrümü senin bendeki adın ölüm olmamalı diyordum seni seviyordum senle sende yok olmak istiyordum ama ölümsüzce sen topraksan ben toprağın kokusuydum kağan işçen |
bir beş çayında bu şiirleri okuyan ölür zaten bu şiir de..yaşa ve yaz .kimse okumazsa ben okuyacağım.söz.saygılar