Aş'lar b) Bulgur Pilavı
Bulgur Aşı
“-hoşaf dediniz de; ulen arkadaşlar “asgerlikte neyi öğsedin” deye sordularıdı gece taliminde çavışlar herkeş anasını, danasını, aşasını-fatmasını biri de “anamın muşakkasını” dedi herkes gülmekden yerlere yattı len muşakka de neyiki deye badılcan aşıymış meğere ona “-neye len” dediler o da “-en sevmediğim yemeğidi de ondan” dedi bana sorunşa da onun üsdüne bende “bulgur aşını” dedim “neye sen de mi seemezdin” deyince ben de göğsümü gubardalak “-anam bişirecek de yenmeycek ha” dedim anamın nası bişirdiğini deyvidim “-ocaklığa çalıyı çokaracak açcık köz olunca da sağcağa vuracak dığanı ıçcık haşgaş yaa(ğı) kokudacak diricene dolazı gavıracak varısa domatiz, olmadı patadiz doğraycak bi avış bulguru da dolazlı yağa beledimi duzunu-suyunu gatacak da! gapağını gapadıvıcak” bakdım valla herkeş, gafası ellerinde mel mel beni dinneyo bende ıçcık ballandırıvıdım “-büngüldemeye başlayınca altındakı ataşı gıranlara çekivicen ellemen gari bişsin-demlensin dursun bu ğarada gök domatiz turşusu mu olu çay sovanı mı erik hoşafı mı ya da daşşaklı yoğurt özendiyse hele hele yuka ekme(ği)n üsdüne bi ğözel yayacaklar sofra da galabalığ-olcak emme sizin ellerinizi ba(ğ)lacaklar benimde ayaklarımı ye bobam ye” valla herkeş kendinden geşdi başga bi çavış “-neye bulgur aşı” dedi “-valla çavışım ben başga bişiy bilmen” dedim “-eyi de anan da başga bişiy bilmemi” “-dağın başındakı köyde başga bişiy yok ki”dedim “-eyi de sen anayın dizinin dibindemi(si)n de deycem o ki ana guzusumun bunnarı nası biliyon” dediler “-hinci çavışım doğruya doğru başga güçcük gardaşım olmayınca o bi yandan, ya hamır yoğuru(r) ya evi süpürü ya asbap yur ya yayık oldurur ben helik toplar gelirin ocaklıkdahı külü eşeler içinden köz bulurun üflerken alaf alır çıtırdaklı çalıyı basarın üsdüne, köz ederin anam da bi yandan tarif eder “-yağı gızart sakın deyen yakma” “-ya, yanıp yanmadığını ne bilecen” dediysem “-içine ekmek ufağı atıvı cozurdadıkdan sonura, gızarırsa yağ gızarmışdır değilise yağsı yağsı kokar yakarsanda bi ilece yaramaz suyunu çok gıtarsan lapa oluvuru az gıtarsan gaz yemi ” … “- emme her şeyden eveli isdeleyek yapacan ki kendinde beğenecen elde beğenecek sofrayı gurduğun fakıt gözün beğenecek” derdi onculayın isdenmeden yapılan bişiyden ne hayır gelir” gönülsüz osdurukdan bok çıkar dedikleri boşuna değildir öyle deyinşe Kötahyalı biri anladıvıdı “-bi emireri varımış komutanı hergün üzüm aldırırımış emme asger üzümü bilmezimiş o da o değilden onu tığlarımış acaba bunu neydiyo deye, adam öğüne ğor -mekke ütmesi- yer gibi bi öyle bi böyle salkımı sıyırıvır atarımış bi ğün basga bi komutanı ziyarete ğetmişler yemecen deye ısrar ettiyse de komutanı “-ye len” demiş oda önceden gördüya porsuğun mekke ütmesi yediği gibi dutuvumuş salkımı, sıyırmış atmış “-gözel ye len” deye zılgıdı yeyinşe de “-komutanım ben başka türlü bilmen ki sizden öyle ğördüm” demiş ÇALI’dan naklen (1960 larda köyüm) başka bir bulgur aşı macerası için GÖKOĞLAN ı tavsiye ederim olayın kahramanı halen yüksek düzeyli bir devlet memurudur.. lin ki aşağıda; www.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_yazilar&k=detay&yazi_id=32150 |
Biz harmana serilen pişmiş buğdayları kargalardan korumak için beklerdik ama kargalardan çok bizler yerdik o pişmiş ve kurumaya yüz tutmuş buğdayı. Kuruyunca da alır el değirmenlerinde döndüre döndüre bulgur yapardık. Hep o el değirmenini döndürme işi biz çocuklara verilirdi. " Haydi, güçlü kuvvetli çevirin bakalım taşları " derdi büyüklerimiz. Bir ağacın üstünde sekiz on el çevirmeye çabalardık o kocaman taşları.
Annelerimiz ya da babaannelerimiz öğütülmüş bulgurdan alırlar hemen bize aş yaparladır ve " çok çalıştınız yiyin bakalım bu bulgur pilavını" deyip hemen sofraya çağırırlardı.
Ne lezzetli olurdu. Kocaman tencerede pilav kalmazdı. Şimdi o bulgurun tadını bile bulamıyoruz ne kadar süslersek süsleyelim.
Yine güzeldi . Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize. O eski bulgur pilavlarının aynı lezzete dönüşebilmesi dileği ile