Okuduğunuz şiir 17.2.2009 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Hoşça kal Şiir
yüzü çizilmiş lekeli bir sokaktır şimdi içim karanlığı yırtan naralarıyla birazdan kendini paralayan sözler geçecek üzerimden üfleyerek kapatacak lambalarını dilim demli bir yaş akacak kalemimin ucundan ve özlem ıslaklığı mendiller düşecek gözlerimden
saçlarını kirpiklerimle taradığım sevgiliye dair kelimeler ve dizlerini karnına çekmiş hüzünlü cümleler ardımdan ağlamasın!
ellerimi başımda kavuşturmuş satır arası bir ötenaziye duruyorum giyotine bırakıyorum can hıçkırığı parmaklarımı sipere yatmış kurşun asker telaşından kendimi vuruyorum beni kimse anlamasın!
eyy! yazılmayan öyküm ve incilerini nakaratında taşıyan türküm sesi gür vicdanı hür adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim ruhumla bedenim arasında tek aynasınız kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım hoşçakalın! şimdi çıplak bir gecede kirli bir ay suretine astığım kendim kadar yalnızsınız!
tren katarlarıyla el sallayıp giderken harfler erdemin muhtırasında can çekişiyor satırlarım gün tenini gece rengini başım gövdesinden diz(e)lerini kaybediyor duyulmayan bir göçük altında ‘imdat’ sesi avazım önce solduğumu sonra öldüğümü anlatıyor ah’larım ve geride kırık bir cam endişesi kadar ıssızlığım yankılanıyor
belki ; dilencisi olurum sonra mahçup bir bağışlanmanın hatta bir ağaç dikerim ömrüm yeterse dal büyür kalem olur ve belki sayfayla öpüşür yeniden severse
-şimdi her şey biraz yarın- -ve her şey biraz yarım-
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hoşça kal Şiir şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hoşça kal Şiir şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
yüzü çizilmiş lekeli bir sokaktır şimdi içim karanlığı yırtan naralarıyla birazdan kendini paralayan sözler geçecek üzerimden üfleyerek kapatacak lambalarını dilim demli bir yaş akacak kalemimin ucundan ve özlem ıslaklığı mendiller düşecek gözlerimden
saçlarını kirpiklerimle taradığım sevgiliye dair kelimeler ve dizlerini karnına çekmiş hüzünlü cümleler ardımdan ağlamasın!
ellerimi başımda kavuşturmuş satır arası bir ötenaziye duruyorum giyotine bırakıyorum can hıçkırığı parmaklarımı sipere yatmış kurşun asker telaşından kendimi vuruyorum beni kimse anlamasın!
eyy! yazılmayan öyküm ve incilerini nakaratında taşıyan türküm sesi gür vicdanı hür adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim ruhumla bedenim arasında tek aynasınız kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım hoşçakalın! şimdi çıplak bir gecede kirli bir ay suretine astığım kendim kadar yalnızsınız!
tren katarlarıyla el sallayıp giderken harfler erdemin muhtırasında can çekişiyor satırlarım gün tenini gece rengini başım gövdesinden diz(e)lerini kaybediyor duyulmayan bir göçük altında ‘imdat’ sesi avazım önce solduğumu sonra öldüğümü anlatıyor ah’larım ve geride kırık bir cam endişesi kadar ıssızlığım yankılanıyor
belki ; dilencisi olurum sonra mahçup bir bağışlanmanın hatta bir ağaç dikerim ömrüm yeterse dal büyür kalem olur ve belki sayfayla öpüşür yeniden severse
-şimdi her şey biraz yarın- -ve her şey biraz yarım-
siir yerini bulmuş ve çokça yakışmıştır. bunda hemfikiriz. -kutluyorum-
bu vesile ile bir iki kelam etmeden geçemeyeceğim; aspendos şiirlerine genel olarak baktığımızda çok yoğun imgelemeler görmemize rağmen, imge sonrası gelen dizelerde şiirin akıcılığını ve kolay anlaşırlığını sağlamak, hafifletmek için de çaba gösterdiğine şahit oluyorum.
şiiri bütünüyle imgelere boğmak okuru yorar bilirsiniz usta şairlerimizden bir örnek vermemiz gerekirse aşağıdaki iki dizenin imge sonrası yumuşamada ne güzel bir örnek olduğunu göreceksiniz
"bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun ...A.İlhan"
birinci dizedeki imgelemenin ardından hemence çok kolay anlaşılacak ikinci dize geliyor. şairilerimizin bunlara dikkat ettiklerinde çok çok güzel şiirlere imza olacaklarına inanıyorum.
bir de yönetimden talebim olacak;
bildiğimiz gibi güne üç şiir seçilmesine rağmen, şiir- menü bölümünde günün şiiri olarak bir tanesi gösteriliyor ve diğer iki şiiri sadece ana sayfada görebiliyoruz. seçilen üç şiirin kategorilerine göre günün şiiri 1,2,3 gibi gösterilmesi daha uygun olacaktır diye düşünüyorum. Yönetimin bu öneriyi ileride dikkate alacağını umuyorum.
bu güzel şiirin şairini tekrar kutluyorum saygılarımla
Şiir yolculuğumda benden desteklerini esirgemeyen şiir yürekli insanlara ve bütün iyi niyetleriyle satırlarıma ayna tutan, duygu, düşünce ve dilekleriyle bana ışık tutan güzel insanlara çok teşekkür ediyorum…
Burada yürek seslerini duyduğum ve paylaşımlarda bulunduğum herkesi seviyorum ve onlar benimle kalmaya devam edecekler…
Şiir bir yolculuktur ve bu yolculukta ileriye daha sağlam adımlar atabilmek için bazen konaklamak nefes almak ta gerekiyor…
Katkılarınız ve varlığınız için sonsuz teşekkür ediyorum Sevgi ve saygılarımla….
konaklamak mı? siz yüreksizin tekisiniz .bunu yapmaya hakkınız yok :( (soldaki asık surat yeterince ifade etmiyor şu anaki hissettiklerimi... kızgınım...)
Çalgıcıya dediler ki: ''Ne nazlanıyorsun, çal! Yoksa ricamızı iki kere mi işitmek istiyorsun?'' Şöyle cevap verdi: ''Hatırlıyorum, filan kimse de böyle niyaz ediyordu.'' Yani siz de böyle yapın. Öteki,içinden bunu kabul etmiyordu: ''Nasıl olur da bir adam bu kadarcık hüneriyle öğünebilir? Filan adam bana böyle saygı gösterdi, rica ve niyazda bulundu.'' diyebilir.
''Ben öğünmüyorum, ben yol gösteriyorum. Gösterdiğim yol da niyaz, yalvarma yoludur. Şah ise niyaz ile doludur.''
biraz yusuf hayaloğlu söyleyişi,ben okursam ahmet arif gibi ama her yerinden bağırıyor şiir ,uykusuz kırmızı gözlerini üzerime dikmiş kaç şair geçiyor ...bu tarzı seviyorum..şiiri yazmaktan söylemeye taşıyan tarzı yani..
seçkiyi kutluyor izmir'den en kalbi selam ve muhabbetlerimi yolluyorum yolun açık olsun faik
eyy! yazılmayan öyküm ve incilerini nakaratında taşıyan türküm sesi gür vicdanı hür adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim ruhumla bedenim arasında tek aynasınız kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım hoşçakalın! şimdi çıplak bir gecede kirli bir ay suretine astığım kendim kadar yalnızsınız!
öyle günler ve anlar olurki; kızgın ve öfkeli hallerimiz bırakmaz peşimizi..biz kaçmak istedikçe onlar daha da kovalar ve yapışır ayaklarımıza..ve sonra da kazdıkları kuyuya düşürürler insanı..gel-gitlerin arasında çırpınırken yürek, yenik düşer o sıra zayıf noktasından ve takılır tuzağın ağına..ve birtek duvarlarda yankılanan çığlıklarımız canlı şahittir olaya..
her satırda bir isyan..her satırda bir başkaldırış..ve buruk bir veda havası esmiş..bilirimki yüreği güzel olan insanın içinde hiç olmazmış öfke..sarıp sarmalasa da dizeleri dinecek birazdan kabaran dalgaları..en azından öyle umut ediyorum..
şiire gelince adın yazmamış bile olsaydı altta ve ben gözü kapalı okumuş olsaydım bu şiiri ( gözü kapalı nasıl okunacaksa her neyse anlamışsındır ne demeye çalıştığımı ) anlardım gene senin kaleminden duyguların damladığını..her zamanki gibi farkını gösteren ve hakkını veren çok güzel bir anlatım olmuş..özlemiştim şiirlerini CAN..hatta dün okumak istemiştim doya doya ama yoktu sayfanda şiirlerin..
günün şiirini ve şairini tebrik ediyorum..sevgiyle..
belki ; dilencisi olurum sonra mahçup bir bağışlanmanın hatta bir ağaç dikerim ömrüm yeterse dal büyür kalem olur ve belki sayfayla öpüşür yeniden severse
o kalem, hiç eksilmesin şiirlerinden sevgili Faik... ve sen, hep böyle dolu dolu şiirler yaz.
tren katarlarıyla el sallayıp giderken harfler erdemin muhtırasında can çekişiyor satırlarım gün tenini gece rengini başım gövdesinden diz(e)lerini kaybediyor duyulmayan bir göçük altında ‘imdat’ sesi avazım önce solduğumu sonra öldüğümü anlatıyor ah’larım ve geride kırık bir cam endişesi kadar ıssızlığım yankılanıyor
Şiir elveda der mi, veya şiire elveda olurmu bilemem ama bu şiir mükemmeldi... Yürekten kutluyorum seçkiyi bütün mükemmelliği ile hakeden şiiri ve değerli şairini... selam ve muhabbetle...
şiir hoşça kalmaz küsüp attım desende şiir terketmez şairi sevgili dost... sen benden daha iyi bilirsin ki en vefalı en sadık ve hiç terketmeyen sevgilidir şiir... dosttur da sadece bir kalem sadece bir esinti yalnızlığımızdır... daha büyük işler yapacağız daha somn şiir yazılmadı daha yazılacak çok şeyler var... senide çok seviyorum kutaldım seçkiyi... sevgiler saygılar
eyy! yazılmayan öyküm ve incilerini nakaratında taşıyan türküm sesi gür vicdanı hür adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim ruhumla bedenim arasında tek aynasınız kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım hoşçakalın! şimdi çıplak bir gecede kirli bir ay suretine astığım kendim kadar yalnızsınız!
eyy! yazılmayan öyküm ve incilerini nakaratında taşıyan türküm sesi gür vicdanı hür adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim ruhumla bedenim arasında tek aynasınız kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım hoşçakalın! şimdi çıplak bir gecede kirli bir ay suretine astığım kendim kadar yalnızsınız!
de hele şair şiir hoşçakalı duyarmıymış bak üstüne allanıp gelir soframıza nazlıdır yanaklları allanır gidemez kıymetini bilenden bi adım ileri susmaz ...can damarı kaleminden geçerken
de hele güzel yürekli adam ölü düşler doğmazmıymış şiirin soluğu kesilince bu ovalar bu sardunyalar sevdalar ve çocuklar şiirsiz nasıl durur
de hele kalemi söğüt dalından olan gölgende daha nice soluklanmalar dururken ve hepsi heybene ödünç bırakılmışken şiire hoşçakal denirmiymiş...
güne yakışan şiiri yazan kalemi ve yüreği kutlarım...
Sofyanın adı kalmış üstünde sofular bilirsiniz işte
gözlerinin kıyısından geçmek zordur çünkü bir damla mavi bir bardak mavi çeker bünyem ondan sonrası bir ağır dağdır üstüme devrilen
cümleler devrik aksanı Anadoludan geçen herhangi bir tren sesi yıkılmış bir kerpiç duvar gibi fırtınada yolunu şaşarmış kelimelerle ilk defa kuma çıplak ayak basmışım
haritalarda olmayan bir deniz kıyısı yarısı orman bedenimde yangındır diğer yarısı sürgün girizgahtı şimdiye kadar yazdığım.
uzun olur kıyıdan gözlerine bakmak ve aç
onun için karargah kurdum kalbimin ininde güneş her kapımı çaldığında kıyılarını dolaşıyorum gözlerinin yeniden yazmak için seni çünkü kıyıdan bakınca gözlerine mavi oluyor dünya
bu bilmiyorum kaçıncı gelişim.. çokca okudum bugün bu şiiri..her zaman kurdele bırakırım yüreğimden Faik şiirlerine.. ama bu sefer şiir bir sanki usulca bir veda busesi kondurmuştu okuyanın yüreğine.. şairden çıkmıştı şiir...benim olmuş, senin olmuş, yüreğiyle okuyanın olmuştu..hepimiz bir şiire, bir şiirde veda etmez miydik..her şiirde bırakmaz mıydık bir tarafımızı...her şiirde biraz eksilir, biraz da çoğalmaz mıydık...azalan taraflarımız değil miydi bizi artıran... . . . bazen durmaz böyle...yazılır işte...size de olduğu gibi muhakkak..kutlamaya uğramıştım günün şiirini..
bu arada pembenin güzelliği sevindirdi...ağırlığı yordu beni..yüreğine sağlık sevgili Faik...onurlandırdın pembeyle.. nice şirlere...
sevgimle..
viki650 tarafından 2/18/2009 1:42:49 AM zamanında düzenlenmiştir.
Savunmasız yağmurda sırılsıklam olmuş sığınacak bir kuytu arayan yaralı bir kuş yorgundu ve kırgındı... Ama biliyordu ki her yağmur ardı sıra güneşin pırıltılarına bırakır. Ve savunmasız yüreğine ve yaralı ruhuna merhem olan dost ağacın kovuklarına sığınır. Ağaç ona kol kanat gerip,mutluluğa giden yolu dalları ile gösterir.
Bize de kutlamak düşer bu hikayenin kahramanını...
şiire hoşçakal denirde şiir alıp başını gidemez ferah olduğu yere sadıktır kendini bilene kendini anlayana bağlıdır.. var sen hoşçakal de.. duymuyor ki seni...
şiire aşık, şiire hayran güzel insan, hüzünle ve beğeniyle okudum mısralarınızı da,
diğer şiirlerinizi göremedim nedendir acaba?
ben de küserim dedim şiire, kırarım kalemimi de yine yazmam dedim yeminler ettim sözler verdim ah o deli dumrul kelimeler yok mu üstad, isyan ettiler firar ettiler de ben vazgeçemedim...
vazgeçme be üstad, ne candan ne canandan, ne de şiirden...
Biz bu sayfanın evsahipliğinden bir hayli memnunuz misafir olarak :)
bu şiirden öte bu şiirleşmiş uzun bir öykü... mükemmelin üstünde nasıl anlatabilirim ki aldı beni götürdü hiç bilemediğim düşünemediğim yerlere yorum yazabilmek bir meselci gibi imkansız... benim ne kelimelerim ne de yeteneğim elvermez demek ki bana sadece MÜKEMMEL demek kalıyor.... Sevgiyle kal sevgili şair...
nasıl bir yolculuktur bu...nasıl bir illettir ki adamı ölesiye sürükler... koca koca sevdalar, yıkık dökük hayatlar film olur dizelerde...ağlar şir çığlık çığlığa ve özler buram buram... sahi...nasıl ağlar şiirler böyle...hissedersiniz taaa yüreğinizin derinliklerinde... özlemi özleminiz olur...sevdasının koru sanki sizi yakar...içinizin acıdığını hisedersiniz gerçekten şiir okuyorsanız...şiiri gerçekten okuyorsanız... bilmediğiniz yerler memleketiniz, bilmediğiniz insanlar ananız, bacınız oluverir satırlardan çıkarak... istemeden güler dudaklarınız şairin mutluluğuna ortak olarak... aslında hiç hüzün değmesin istersiniz...ama en çok hüzün mest eder sizi şiirde... acıya ortak olmak istersiniz delice... ve şiirse eğer yazdırır adama işte böyle delice... şairle üşür yüreğiniz...şairle güler gözleriniz...
nedir bu şiirlerin hikmeti...
koca yürekli şair...şiiri yaşatmak adına, bu sayfada şiire doymak adına...
kaleminden öpmek lazım...
şiir okumak güzel bu sayfada...sakın şiirlere küsme...küstürürsün bu yürekleri..
sevgiyle ve saygıyla Faik...yüreğine sağlık...
viki650 tarafından 2/17/2009 4:06:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
viki650 tarafından 2/17/2009 4:10:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
aşmıştın zaten... bu şiirle hepten uçup gitmişsin....gayrı tutulmazsın... "özlem ıslağı !!" şiirleri her zaman yazacak kalemin... teşekkürler oğul...bu güzelliğe ancak teşekkür edilir... sevgi selam ile .. aşk daim olsun...CG
eyy! yazılmayan öyküm ve incilerini nakaratında taşıyan türküm sesi gür vicdanı hür adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim ruhumla bedenim arasında tek aynasınız kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım hoşçakalın! şimdi kendim kadar yalnızsınız
Yüreğinize saglık okdar güzeldi ki zevkle okudum ..Kalemin daim olamsı dileklerimle...
eyy! yazılmayan öyküm ve incilerini nakaratında taşıyan türküm sesi gür vicdanı hür adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim ruhumla bedenim arasında tek aynasınız kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım hoşçakalın! şimdi kendim kadar yalnızsınız
Yüreğine sağlık arkadaşım. İmgeleri adeta dans ettirmişsiniz. Ender okuduğum serbest şiirler vardır. İşte sizinkiler onlardan. Kutlarım.
yüzü çizilmiş lekeli bir sokaktır şimdi içim karanlığı yırtan naralarıyla birazdan kendini paralayan sözler geçecek üzerimden kendine üfleyerek kapatacak lambalarını dilim demli bir yaş akacak kalemimin ucundan ve özlem ıslaklığı mendiller düşecek gözlerimden
...içim şimdi paramparça...paramparça dağılmakta şimdi içim...şimdi içim yalnızlıkları oynamakta her gün boyu...her gün boyu kan ağlamakta içim,damar damar...
saçlarını kirpiklerimle taradığım sevgiliye dair kelimeler ve dizlerini karnına çekmiş hüzünlü cümleler ardımdan ağlamasın!
ellerimi başımda kavuşturmuş satır arası bir ötenaziye duruyorum giyotine bırakıyorum can hıçkırığı parmaklarımı sipere yatmış kurşun asker elinden kendimi vuruyorum beni kimse anlamasın!
...içim değişmekte...dumura,dumana takılmakta içim...içim yine de kimseyi üzmesin...yine de istemem içimden dolayı başka içler intihar etsin mavi mavi...yine de istemem,içim dışıma çıksın...istemem kalabalığı...yalnızlık yeter artar bana...
eyy! yazılmayan öyküm ve incilerini nakaratında taşıyan türküm sesi gür vicdanı hür adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim ruhumla bedenim arasında tek aynasınız kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım hoşçakalın! şimdi kendim kadar yalnızsınız
...içim şimdi tek başına bir bedevi...şimdi içim dev bir tenha bölge...şimdi yalnız bırakın beni şiirlerimle...şiirlerimle beni ölüme terkedin,kabulümdür...kabülümdür mısralarımla ölmeye...kabulümdür dizelerimle mezarları bayram yerine çevirmeye...kabulümdür içimle yaşadığım her hal...
tren katarlarıyla el sallayıp gidiyor harfler erdemin muhtırasında can çekişiyor satırlarım gün tenini gece rengini başım gövdesinden diz(e)lerini kaybediyor duyulmayan bir göçük altında ‘imdat’ sesi avazım önce solduğumu sonra öldüğümü anlarım ve kırık bir cam endişesi kadar ıssızım
dilencisi olurum belki mahçup bir bağışlanmanın hatta bir ağaç dikerim ömrüm yeterse dal büyür kalem olur ve belki sayfayla buluşur yeniden severse
...bırakın içimi,içimle...bırakın,ellemeyin içimin hülyalarını...beni içime havale edin...kabul edin ki bir içimi tanırım...kabul edin ci,içimden başka her şey bana yaban ve yabancıdır...kabul edin ki bir içimi anlamak ve kavramakla meşgulüm...kabul edin ki,kabulümdür içim...
-şimdi her şey biraz yarın- -ve her şey biraz yarım-
Ne denilir ki..
Çok güzeldi..
Saygı ile..