Babamın İleşberliği
Bereket
bi ğün önşeden ilaşladım, ayıklanmış tohumu hanım ağşamdan hazırladı hacatları er vakıt da eşeğin semerine sardım sabanı, boyunduruğu zabahın seherinde, yollarda bi ben varın(m) bozeşşeğin yularını elimde öküzleri de katmışıyın öğüme “Güçcük Bosti” bizden yarım dölüm ilerde bi sağa gediyo bi sola çalı diplerinde ne buluyosa bi de dutdurmuşuyun “çilenger atdım bağa” deye, bu çilenger de ne demeğise ve yaut da neye atılıyosa bağa amaan canım sankı bana ne “vardı değdi yaprağa.” değse de değmese de değmen keyfime te bobam te! ho bobam ho! gün yalayıp ıslatmadan çimlerdeki kırağıyı daha doo(ğ)ru Daşınbaşındahı bayır tarlaya eşşeğin dengini endirip, bi ğözel duşadım saman torbasını geçirividim başında sürüvüdüm anbaşına alt tarafı üç evleklik tohum yarım şinik gadar aldım altı deri kaplı kalbura bi besmele çekdim, “ya bislmillah” taa ciğerin dibinden derin bi soluk çekdim içime sopsovuk olsada ha bobam ha! de bobam de sol elininen bi gavrarsın gasnağı emme barnaklarım buyuyo valla sağ elimde bi hapaz buyday fıcıttım bir o yanna bi bu yanna her sağ adımımı her atışta her soluk alıp verişde evleğin bi başından öte başına ne sık ne seyrek, milimi milimine, nokdası nokdasına toprağı doyurdum tohuma doy bobam doy saç bobam saç öküzleri koşarsın boyunduruğa sabanı bi ziplersin gara toprağa sarı öküzü yolcu etmişin harman sonu o sene onun yerini dutar mı kara dana o mubarek de acemi usül-erkan ne haddine ne ıslık kar eder, ne öğendire ne yalvarma ne söğme esgiden “saarrıı” dedim mi sarım bi gayrete gelidi ki şaşarsın vallahi billahi bu acami gara dana nerde bi dam dolusu saman yeycek dee tabi Goca Ala Öküz düştü çızıya, Allah ne verdiyse yüklendi boyunduruğa ne kara dananın yan çızmasına aldırdı,… ne zora ne tarlanın daşına, ne dakmasına, ne nodula “koca oğlan” dedim, sen de olmasan var ya…. bu bayır tarlada işimiz varıdın bu acemi danayna(n) Allah yardımcımız olsun boynuna guvat versin dayan bobam dayan ho alam ho! ho bobam ho! gün deee, doğdum doğacan deyo, gızılcana Allah sizi inandırsın çokdan bi evlek karaladım bayır tarlada an başına varıp bille takkayı höyle bi kaldırdım o sovukta alnımın terini işaret barnağımına sıyırdım onnar dineldikleri yerden soluklanırlarıkana bi evlek daa tohum saşdım, galbırı eletmekdenise fıldıradıvıdım seğidelek pulluğun yanında aldım soluğu elime “tu!” deyip, pulluğun sapına bi ta(ha) sarıldım ha şunda de bunda bi evlek daha an başına varıp bille “ho ha! goca herif” dedim “ho ha!” “ho ha!” bobam “ho ha!” önce oğşadım senin gara danayı “ö(ğ)renecen garaolan” dedim “ö(ğ)renecen” emme ağanı bireş üzecen “ee” dedim olcak gari o gadak zelvelerden saldım öküzleri başlarına geçirividim fink gırmalı yemliklerini boz eşşeği kendi fettatına bırakdım he(y)beden azzık çıkı(nı)mı çıkardım üç ekmek arasına kuru-deri peyniri bi de acıkmışıyın ha… hinci bi de çay sovanı olcağdı kii duz ekele götür dür bobam dür ye bobam ye ıçcık dinlenivirince üstüme bi ağırlık çöktü kü! terim soğuyuvumuş, hamlamışıyın höyle yokladım yağırnımı, böğrümü , evde olsaydım hindi ne ğözel uyurdum kuru peynir boğazımı aldı , yutkundum bağrımı yumrukladım matıradan su işdim iki yudum cemi cümle damarlarıma gan geldi valla toprakdan gelmişiyiz emme çamırımızda su varya hayatın membaı ne dersen de su bobam su iç bobam iç su dedim dee….. ırahmet eyi oldu o sene hele birinde iki ğün iki gece gece-ğündüz yağdı durdu devrisi ğün etdim edemedim Daşınbaşında buluvudum kendimi bereket versin yannamasına sürmüşüyün depeye doru zıylan yerleri öyle de olsa neneyen yarmış endirmiş aşşa doru derken mubarek rahmet bi endi nassı.. sanısın sicim gibi hıfzolayın deye andız ağacının altına ğaşmak aklıma bile ğelmedi, iliklerime ğadar, cımcılık olmuşuyun yapraklar ıldır ıldır ekinin sulanışını seyrederkene zati yağmırın ıslatmasını bek severin Allah var hinci ertesi ğün burnum uçuklamış, sovuk sovuk terlemişiyin umrumda deği(l) valla yamır deyinçe akan sular duru(r) ruhum duymayoru Allahın niyemeti işde içimden “len valla bu ırahmet daşı bile cücükletiri” deye ğeşdi, yağ bobam yağ sel bobam sel gaabil olmalı daaa Deli Yakıp’ı bi getirmeli hu ekini bi göstermeli “mahanası olmalı” bi de deyon içimden “ya nazarı geçerse”, gerçi Allahı var hasit deldir emme sırça sarayı olan sünger daşından sakınır dedkleyin len ne sakınacan Allahın verdiğinden yau Allah herkeşe versin gargadan gorkan dar ekmez emme gene de bi afsınnatmalı neminazım öf bobam öf pöf bobam pöf Allahı var hinci Yakıp Emmi a(ğ)zına bi dolarsa Yömül Gıyamete gatar yeter valla bi nam salarız ki yahay “-len olum Hacımemedo(ğ)lunun Daşınbaşında bi buydayı var, gedin de görün bi(h) Allah sizi inandırsın mefrat bişiy gamış sanısınız, hu yaşa ğeldim ömrü hayatımda taha ölee bi başşag görmedim tam bi! garış adam on sene buyday ekmese çoluk-çocu(ğu) yeyceg sıkıntısı çekmez evelallah” tevatür mü, deği emme, gel de annad millete çekemediklerinden “bak bak, Deli Yakıbı hasöz ğötürmüş deee, bilmen netmiş de” öğüne gelen ileri-geri gonuşurlar gari herkeş a(ğ)zına ğeleni söyler, elin azı kese deği ki büzcen elim erdikçene kendimi Daşınbaşında buldum, duruyon seyre dalıyon ekini, bak bobam baak gör bobam gör hani ne derler dokuz ayda bi dutam.., bi ayda dokuz dutam ya! işde o hesap deği ne dokuz ne ondokuz tevetür valla insan boyu ekin oldu dabanda bobamın daşlı tarlada o kepir depeyi bile bi görceğniz valla coşdu bu sene Kayasekide buyday çok sürmedi mart-nisan iki buçuk ay gök ekinler boy verdi felek bu sene yüzümüze güldü başşak demişsin bi garış “Şükür Emrine” sütlendi, göllelik derkene gün çalığı gün dönünce altına dönüvüdü mübarek hemi de nassı…. sanısın altın sarısı bobam gulakları çinileyesicenin kosaya gönlü olmazdı boz bayırdan zabah ayazında gevremeden dayandık orağı yol babam yol gül bobam gül.. deste söykeldi kaldı Bayırtarlada Goca Armıdın dibini açdık bir yandan heybeyi, desdileri davşıdık andız ağacının altına olana bi çuncak guruvuduk avınsın deye sen sanırsın dilim-damağım gurudu canım çekti, akşamdan ayazda kalan sudan bekleyemedim kuşluğu, garıynan bi sıratürküsü dutturduk bilip bilmediğimize sıraya aldırmadan birbirimizin her türküsüne ğatıldık “yücedağ başından endiremedim yönünü yönüme döndüremedim bir ğözeli sevdim gandıramadım dividim galemim yazarın böyle bi ğözelin derdi var ben de yar ben de yücedağ başında yanar bi ışıg düşmüşüm peşine olmuşun aşıg ağbuyday benizli zülfü dolaşık dividim galemim yazarın böyle bi ğözelin derdi var ben de yar ben de” söle len garı sööle de bobam de Allah sa(ğ)lık versin de gerisi golay evelallah, “hu garşı yaylada göş gatar gatar bi ğözelin derdii barımı yakar bu-nayrılık bize ölümden beter geçti dos kervanı eyleme beniii eyleme beni” dabanda taşdan kurtuldum mu dayandım çekmeli kosayı vur babam vur ser bobam ser Allah var ya bi yandan da gözüm Killi Gedikde olur da anamınan bobam yardıma gelir de gönlü olmaz anamın garıynan m(uh)abbetimize gönlü olmaz, bobamın gözü galır anızda gözü ğalır desde yerinde “gurdun-guşun sehimi”ni ayırmaz asla “beninen barabar çitmi sürdüler, tohum mu saşdılar Yaradan Mevla düşünür onnarın ırızgılarını gazansınlar da yesinner” .. “yok boba yok” der yok boba yok cesaretini toplayıp da “-len boba işte onun ırızgınıda içine gatmış senin tarlaya rahmet salmış” demeye ga(l)ksan işine ğelmez, gonuşdurmaz, küser olur a! galbi file gırılır, nenecen değmez valla get bobam get, et bobam et görülmüş değil daşlı tarlada gamış gibi ekin her gören inanamayo “-Hacı… buydaya ters vermişsin” len olum bir elden bir ele bura ters çekilir mi yahut da bura ters çekerken gören varmıymış beni çok geşmedi gorduğum başıma ğeldi, güççük helkeynen anam ayran getirmiş, bi elden bi ele, içine ilimemiş zahır “-golay gele, Hacuu golay gele, eyneli çıkın yatın, hinci hu ayran soğur iki yudum için, soluklanın bi” dur yavrım dur.. ver ana ver iç bobam iç ıpıl-ıpıl eser, hafif bir gündoğu rüzgarı, bir o yana savırır bir bu yana yaslar başakları en eyisi ardıma aldım ülüzgeri gosayı yamıyo kerdenin ağırlığı var yaa, herkeşin tarlası böyle olsa valla ileşber guduru(r) çok geşmez hinci dalaz alır-gövün yüzüne savuru(r) yel değişdi kerdeyi yeniledim isdikamet Çataldepe çevrilividim, kerde birbirinin üsdüne mezbur benim garı sonrakı kerdenin altından gurtaramayo desdeyi kerdeyi dutduğun yer al sana deste yannardan ortaya an başından an başına yığın uzunlamasına bi o yığın, bi bu yığın bi o yanna kerde, bi bu yanna desde bir o yana bir bu yana, ortalık serildi ğaldı gözüyün alabildiği yer buyday, gözüyün alabildiği yer başak, gözüyün alabildiği yer kerde, gözüyün alabildiği yer yığın, yığ bobam yığ hüğ bobam hüğ çok geşmedi nerdeymiş, bobam çevresine erik çıkılamış bir kaş da armıt, elinde iki zerdeli arkamızda belirividi, belli ki boğazından geşmemiş aldım emme valla nutgum dutuldu, oldum sana bi samıt seninki eliynen yolmaya ğakdı, beceremedi, elini kesdirdi el etse olur olmaz laf ederdi “-vur bakayın Hacı” dedi “vur o(ğ)lum vur” ha bobam ha ha bobam ha! serde genşlik var ga(y)ri kerdeler deste ğibi desdeler çıkla başşak gerneşiyon sonuna gadak vuruyon mu sana tırpanı Allah var daşa ğelmesin deye bireş okardan dutduruyon amma yenicekleyin de dişemişiyin gosayı bana mısın demeyo vur babam vur ser bobam ser, bobam memnin olma mı anam memnin olma mı yığdıkça yığınnarı deste alıyoz valla benim garının arkasında destenin arkası yere değiyo desteyi omuzladı mı, önünü göremeyo zavallı valla yığın yerini fehmetmeden geçip gediyo, şoo yana durup bakışıyoz elbirlik, “len bu andavalı nere ğederki” deyye zavallı an başına varınca annayo meraya vardığını gel de gülme gel bobam gel gül bobam gül öte yanda goyun çobannarı bekleyo yığını yığalım deye bakışıp durular gözleri tarlada desdeyi alalım kiyne güdüvüsünler bi(h)! haklılar tabi dağda daşta ot mu ğaldı güdülüvücek yer mi var hayvannar gavzınıyo valla hanı koyun can derdinde, gasap et derler ya hinci çoban goyun goyunnar ot derdinde gelip de yardım ediviseler de bi an evel biz de düze çıksak emme ordan bi dutam dutuvusalar şordan sürü zıyana ğirer hemi de canım onnarın da vardır kendilerine ğöre işi ğaydı öle ya ben onnara mı gövendim de ğeldim Alla(hı)n aşgına canı ğaymağ isdeyen ya evinde camız besleycek ya da Hatıpadasını boylaycak derken bobasına azık getirivi(er)miş Haçça Memedi desde alıvıdı dırmık çekdiğimiz yere sünüyo goyunnar çocuklar bi yandan dırmık çekiyo, deste yerinden başak toplayo desteyi yığdık, emme mefrat bi yığın oldu ulen harmanyerine nasıl davşınacak bu tevatür dersin emme valla dam boyu de bobam de he bobam he! gün geldi; sapı sardık, ganlı eski, öküzün teki goca gara dana avara anam sağolsun, avsınlayvıdı, bi de nusga yazdırmış Yakıp Hocaya ne aşırdık, ne ha deyinşe ganlı boşaldı, ne çatmada beygirler döğneyebildi akdardık, etişdi yardıma gonu-gonşu, Topal Melit, Derviş Emmi, Goziroğlu öküzler, çatılı atlar gayboldu ğetdi sapda döğnerken, gırağı nemerdiyo, yazıyon her zabah erkenden ağusdos gününü yeyince kevreyo iki beygir, bi öküz düveni gün boyu dönüyo dön bobam dön yan bobam yan bilmen valla, kaş günde anca erdirdim harmanı ertesi ğün, gün boyu yığamadım tınazı süpürüp yığmadan daha badası devrisi ikindin geçeni bi “deniz” çıkıvımaz mı, alel-acele savırdım atkıynan fıcıttım yokarı çeci yabaladım bi kerte, bi kerte daha, şişiyo pazım gene etişdiler sağolsun Gozir Imız, Sedet, Dervişin çocukları, Sışdı Kazım dene bi yanna, saman bi yanna keklig dıkmağı irenginde, başak buydayı, bulgurlug valla çeç bobam çeç çeç bobam çeç gari Allahın emri, çec başında geceledim ga(y)ri, elayak döğnemeden, ısca(ğı) yemeden sabbahınan gözerledim, çocuklar çuval aşdı göz kararı doldurdum sıraladım çuvalları iki çuval Derviş Emmiye tohumluk değişividim attık ganlıya, iki kanlıda eve eletdim sırtladığım ğibi güpürdümünen çıkdım merdimenneri hüğdüm serpini, sıraladım hararları menevşeye, Topal Fadimeye bulgurluk değişividim goca bi ğünde deneyi, iki ğünde de anca samanı çek bobam çek at bobam at badası çocuklar süpürsün savırsın evde boş çul-çuval narasın dalgıran çitirim gibi - eriklerin vahtı geşdi göksulu armıtlar hala kekremsi benden sonuraya galmış Gucur Emmi beygirlerinen iki de ona dönüvüdüm o sene ileşberliğin sefasını sürdüm sür bobam sür gör bobam gör görüyon mu bi “gözünü sevdiğimin ileşberliği”ni var mı gara toprakdan nimet etişdirmek gibisi bir bereket ki, bereketine bereket zümrüt yeşili, altın sarısı, gök mavısı, gün aydınlığı gör babam gör sür babam sür ver Allahım ver.. KELİMELER; Soluklanırıkana: soluklarnırlar iken, dinlenme yada molada oldukları zaman fettatına bırakmak: kendi haline bırakmak hamlamak: alışkın olunmayan yorgunluk böğür: vücudun yan tarafındaki kalça ile kaburga arasındaki bölge, koltuk altı boşluğu boğazını almak: boğazı tıkamak, boğazında kalmak, zıylan: kaygan, toprağı yuka ve ağaçsız genellikle bitek olmayan tepecik, bayır afsın / efsun : nazara karşı okutma ırızgı/rızık: yiyecek, nasip, nimet soğumak: istenilen kıvamdan uzaklaşmak, ayranın ılıması, suyun buzlanması, eşler arasında muhabbetin kalmaması, kudurmak: azmak, yerine sığamamak kerde: ekin biçilirken alınan yol mefrat: şaşılası büyüklükte, atların çatılması: yan yana getirilerek birlikte hareket etmelerinin sağlanması hüğmek: (konik olarak) taşırarak yığmak, üstüne koymak badas: harman tınas edildikten sonra ancak süpürülerek toplanan topraklı, çöplü, samanlı taneler çitirim gibi: bir daldaki meyvenin çok ve sıklığını anlatmak için kullanılır Göksulu: harmandan hemen sonra erip, 1-2 haftada geçen armut cinsi kekre: buruk tadlı (tadsız), ham, yenmesi hoş değil, örn. Ham armut, yenecek kısmını diş kesmez, pütürlü |