7
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
236
Okunma
Saat yedi.
Bir masa uyanıyor benden önce,
üstünde yarım kalmış bir bardak su
ve suyun içinde konuşmayı unutmuş bir yüz.
Pencereyi açıyorum,
sokak, cebinden anahtarlarını düşürmüş
bir adam gibi duruyor.
Gürültü yok henüz,
yalnızca ses olmayı bekleyen ihtimaller.
Oturuyorum.
Oturmak diyorum buna
aslında içimde bir sandalye
yer değiştiriyor durmadan.
Zaman, duvara asılı bir ceket,
kolları boş, cepleri dolu.
Saat yedi çünkü
bir şeyler başlamalı.
Mesela ben,
ya da bana benzeyen bu cümle.
Ama her başlangıç
biraz geç kalmışlık taşır
bunu kimse söylemez.
Çaydanlık kaynıyor
İçimde bir şehir var
haritadan silinmiş.
İnsanları sabahlarını giyiyor,
aynaya bakmadan.
Bir kuş geçiyor aklımdan,
kanatları soru işareti.
“Burada mısın?” diyor bana,
ben cevap vermiyorum,
çünkü cevap olmak istemiyorum bugün.
Saat yedi.
Dün henüz bitmedi,
yarın ise kapının arkasında
ayakkabılarını arıyor.
Ben aradayım
en zor yer.
Bir masa, bir bardak, bir yüz.
Ve ben
kendimi masaya bırakıyorum
kırılacak bir şey yokmuş gibi.
5.0
100% (11)