GİZ....Şiirin hikayesini görmek için tıklayın istanbul...
sen... ben... üçümüz aynı cümleye ne çok yakışırdık bir bilsen... ilahi nefesler eşliğinde, semazenler döndü geçmişimize… şeb-i aruz’da soldu düşlerimiz… ben düğün kokuyordum, sen ölüm… fail-i meçhul cinayetlere sürüklendik… bendimden taşmış bir seviydi, temaşa ettiğin… gel dedim, gir gönlümün dehlizine… yoktu bir nebze olsun aşka cesaretin… kardanadamlara dokunurdun, eritirdin sıcaklığınla buza kesmiş tenleri… eritirdi içimi bir çift karanlık nazarın, erirdim… gözlerinde saklıydı istanbul, şehrine sokmadığın mülteciydim… cindirellalar ayakkabılarıyla dolaşırdı, bin bir gece masallarının yaşandığı şehrinde… ben ise pamuk prensestim… yasak elmadan muzdarip, cam bir lahitin içinde uyuyan, öpülmeyi beklerdim… öpmedin… kiraz ağaçları fısıldamadı bize hiç… ve boğazda bir yudum şarap içemedik örneğin… köprüde pilav yiyip yazamadık bir aşkın tarihini… olmadı… biz olmayı başaramadık yani… alnında gizliydi bir tutam kan… kerbelada şehit, hüseyinin demi… alnımda bir tutam yüz karam… düşlerinin katiliyim… yezidim… oysa gözlerimde saklıydı hayat... dönmeseydin sırtını, bakışlarımın gizini, ömrüne hibe ederdim... (A-Y) |
dönmeseydin sırtını,
bakışlarımın gizini,
ömrüne hibe ederdim
........................................
cok cok güzel yüregine saglık
hüzün ugramasın yakınına
saygılar