-Başlıksız-
Sen Hep Şakacıktan Sever Ölümüne Ayrılırdın
sen hep şakacıktan sever ölümüne ayrılırdın ayılamazdım o hummalı caddesizlikten sonbahar biterdi geride her şeyi kirleten piç bir zaman kalırdı upuzak boğuk tüm gitmelerimin karşılığı olarak gelir otururdu içime çocukluğumuzun kırık camları oynaşıp dururdu göz açıp kapayıncaya kadar bileklerimizde uçarın kaçarın yok hangi duvara dönüp baksan aynı çocukluk öyküsü döllerdi tüm hüzünlerimizi son mırıltısı yükselirken ilk ve son mutsuzluğumuzun kaba saba sürüklendiğimiz o arkadaşsız ayrılıklarımıza mahkumiyetimiz (hiçbir gitmek bu kadar dolmadıydı gözlerimin evrenine günaşırı felfecir ama sensiz ölmeyi hiç benimsememecesine) ceketini alıp çıkardı kent içimizden mevsimler avutacak bir kent bulamazdı kentsiz mevsimsizleşirdik sunturlu küfrünü saklamazdı kuşlar göğe çer çöp unutulur yakınlaşan sahilsizleşmeler gelirdi gündemine günlerin gelip geçmesinin hiçbir yağmur saklayamazdı yaramazlığımızı aymazlığımızı ellerimiz yağmurun artığı değildi yaşamak kestirip atardı gitmek mahçupluğunda: “sen olduğun yerde kal ben gideyim senden ne de olsa ihanet de senin ayrılık da sende üstelik bir de akşamüstü üstelik bir de kırmışken şeytanın bacağını kalbin boş vererek ayrı kentlerde kanamasına kapı tıkırtınızın can hıraş umutlara” üşürdük saklayarak birbirimizden saçlarımızı ellerimize kıyamazdık saçlarımızın kaderi biz olurduk ellerimizin kederi paylaşmak şakacıktan unutur ölümüne hatırlardım hatırlamayı yanına yaklaşamazdım seni unutmanın evsiz barksız olsa da uçurumlarımın hiçlikteki inadı hatırlamaların tutsağıydı zamanı yaşamamı engelleyen belki öykümüzün belki bu şiirin sonu: sevmek en büyük engelse aramızdaki tüm renklere aykırı ayrılığımıza senleştikçe görecek seni gözlerim olduğun gibi köşeleri belirecek ellerinin yüzünün dudağını büküşünün ve olmayacak hiçbir zaman şiirimin en güzel yeri aşk olmaktan çıkan çocuğumuz Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |